Bazıları korunaklı ülkesinde rahat etmeyi hayal etse de bu sıralar Doğu Avrupa’dan gelen haberler kamuoyunu rahatsız etti. Bialowieza Ormanı bir zamanlar Avrupa’ya yayılmış olan uçsuz bucaksız ilkel ormanların son ve en büyüğü olarak biliniyordu. Üstelik Avrupa'nın en ağır hayvanı olan Avrupa bizonunun yaklaşık bin tanesine de ev sahipliği yapıyordu.
Bu bölge 1941'de Naziler tarafından ele geçirildiğinde yerel halktan
birçok kimse ormanda saklanmıştı. Partizanlarla işbirliği yapmakla
suçlanan insanların çoğu bu ormanda katledilmişti. Bazıları bilir ki
buradaki eski ağaçların içinden kurşunlar çıkabilmekte. Kerestecileri
zarara uğratabilmekte.
Bugünlerde ormanda yine birileri
saklanıyor. Ağustos ayında Afganistan, Irak, Yemen, Suriye gibi
ülkelerden gelen birçok mülteci bu ormandan Polonya'ya geçerken
yakalandılar. Polonya Sınır Muhafızları sözcüsü Anna Michalska TVN24'e
yaptığı konuşmada yalnızca Ağustos ayında yaklaşık 2 bin yasadışı sınır
geçişi girişimi olduğunu ve 780 kişinin gözaltına alındığını söylemişti.
Sınır köylerinin bazı sakinleri tarlalarına gelen mültecilere
yiyecek sunarak insanlıklarını gösteriyor. Hakikatli Polonyalılar, insan
hakları aktivistleri, 21 gün boyunca Polonya sınırında mahsur kalan,
hem Belarus hem de Polonya Sınır Muhafızları tarafından diğer tarafa
itilen 11 mülteciyi bulup kurtardı. Mültecileri temsil eden avukat
Mikolaj Pietrzak, göçmenlere uluslararası koruma verilmesini talep
ettiklerini ifade ediyor.
Aktivistler iki kişinin sağlığının
kritik durumda olduğunu açıkladılar. Yine, ormanda kritik durumda
bulunan bir kadın mültecinin hastaneye götürüldüğü, ancak oradan Polonya
Sınır Devriyesi tarafından ormana geri gönderildiği söyleniyor.
Eylül
ayı başlarında, Polonya hükümeti aktivistlerin ve gazetecilerin sınır
bölgesinden en az beş kilometre uzakta durmalarını gerektiren bir
olağanüstü hal düzenlemesi yaptı. Yardım görevlileri daha önce Usnarz
Górny yakınlarındaki Afganlarla bir megafon aracılığıyla iletişim
kuruyorlardı; Mülteciler şimdi yardımsız ve kameraların bakışlarının
ötesinde kaldılar. Wyborcza gazetesinin üç gün önceki haberine göre Orta
Doğu kökenli dört mültecinin cesedi Polonya-Belarus sınırının yakınında
bulundu.
Polonya hükümeti ise sınıra iki bine yakın asker
yığdı ve 2,5 metre yüksekliğinde yeni bir duvar örmeye başladı. Litvanya
da Belarus ile paylaştığı sınıra benzeri bir duvar örme kararı aldı.
Polonya
Savunma Bakanı Mariusz Blaszczak Polonya ve AB'yi hedef alan koordineli
bir operasyonla karşı karşıya olduklarını söyledi. Krizi çıkarmaya
çalışanların amacı, yeni bir göç dalgasına yol açmak ve aynı zamanda AB
sınırı olan Polonya’yı hedef almaktır diye konuştu. Forign Policy yazarı
Tomasz Grzywaczewski gibi bu görüşü savunanlar Belarus devlet başkanı
Aleksandr Lukaşenko’nun, mültecileri Litvanya, Letonya ve Polonya
sınırlarından kasıtlı olarak AB’ye geçirdiğini öne sürüyor. Başbakan
Mateusz Morawiecki, kutsal Polonya topraklarını savunacaklarını
söylüyor.
Gelinen noktada ne yazık ki mülteci hakları kâğıt
üzerinde kaldı. AB ve NATO üyesi bir devlet olan Polonya’nın mültecileri
bu şekilde geri itmesi Cenevre sözleşmelerini ihlal ediyor. AB
makamlarının mültecileri almadığı için kestiği para cezası da Polonya
hükümeti tarafından ödenmiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder