29 Aralık 2021 Çarşamba

Şiirler - ii

Sonya (Yason Kilisesi'ne)

vuruluyor en güzel askeri ingilizlerin
sakin bir günün sonunda, bu sensin sonya
karaya vurmuş şu sır sandığından
doğrulup kıbleye yönelmelisin
abdestini alıp karadeniz’in
günahını buraya gizlemelisin

ne güzelsin sulardan
yılmayıp
adını durmadan söyleyeceğim, sonya

15 Aralık 2021 Çarşamba

Şiirler - i

Güçsüzlüğün çırpınışı

i
garip bir havanın çağırdığı
fısıldayışta
altı
rutubetli günde
işte siste dolaşanlar
sırların bürüdüğü bir alemde
gördüm her şeyi bırakıp
kaçanları
hepsi gri üniformalardı
düğmeleri parlak
sıcak yünden örülmüş
ansızın kaybolan izlerde
sarhoş, bitkin, yorulmuş
insanlar hayatı anacak
ben gökyüzünü merak ediyordum – kuşları
şarkıları duyuluyor

10 Aralık 2021 Cuma

Prag notları, astronomik saatin beş Türk'ü

Yeni Birlik, 10 Aralık '20

Bugün saat on birde başka bir yerde olmak istiyordum. Ama madem buradayız biraz durup ilginç bir bilgi aktarayım sana. 

Burayı herkes görmek ister, belki Prag'ın en meşhur yeridir. Saat başı ilginç bir otomat gösterisinin gerçekleştiği Prag astronomik saatinin (Orloj) önünde kalabalık ve sürekli fotoğraf çeken bir topluluk var. Turistlerden bazıları “Türk, işte şu Mandolinli” gibisinden işaret eder. Sen de “şu ve şunlar… Aslında hepsi Türk” demelisin, anlatmalısın onlara. Böyle birkaç saat dikilsen, rehberlere müdahale etsen öğrenenler çoğalır belki… 

Hemen bütün seyahat kitaplarında ve bütün belgesellerde Orloj’un cephesindeki tek bir Türk heykelciğinin varlığından ve bu heykelin şehvet veya eğlence sembolü olduğundan bahsediliyor. Allah’tan Ivan Kalmar diye biri var. Bugün çalışmalarını Toronto Üniversitesi’nde sürdüren profesör Kalmar “Early Orientalism: Imagined Islam and the Notion of Sublime Power” adlı eserinde cephede bulunan sekiz heykelciğin beşinin Türk heykeli olduğunu söylüyor. 

1 Aralık 2021 Çarşamba

Nihat Malkoç beyle söyleşi

Anadolu Gençlik, Aralık '21
 
Öncelikle kendinizi okuyucularımıza tanıtır mısınız? Kimdir Mustafa Kadir Atasoy?

45 yaşındayım. Trabzon’da doğdum. Şiir yazıyorum, İngilizce ve Çekçe’den şiir çevirisi yapıyorum. Zaman zaman gazete ve dergilerde yazıyorum. Üç kitap yayınladım. Geçmişte Kültür Bakanlığı, Başbakanlık ve Anayasa Mahkemesi’nde çalıştım.

Sizce Türkiye’nin değişim ve dönüşümünde kültürel önceliklerimiz neler olmalı?

İnsanî değerlerin gerilediği garip bir sosyal çağda yaşadığımızı fark etmeliyiz. Attığımız her adımda bu değerlere ve insanın asıl kimliğinin ne olduğuna dair bir düşünüşümüz olmalı. Dünyayı cehenneme döndürmeye çalışanların aksi yönünde kalıcı, tesiri uzun sürecek işlerin peşinde koşmalıyız. Ancak kültürel bir noktadan hareketle bir üst tasarım gerçekleştireceğimizi fark etmeliyiz. Küresel kültürü sorguya çekmeliyiz. Bizi daha nazik insanlar yapıp yapmadığını, daha bilgili hale getirip getirmediğini sorgulamalıyız. Bugün bilgi el üstünde tutulan bir şey mi? Gerçekten bilgi çağında mı yaşıyoruz? Bunları sorgulamalıyız.

1 Ekim 2021 Cuma

Kadir Atasoy'un Trabzon'u

Edebiyat Burada, 1 Ekim '21
 
Ben Trabzonluyum ama Trabzon’da büyümedim. Annem ve babam 1995’te Toklu mahallesinden bir ev alarak Trabzon'a taşındılar. Bense aynı yıl Ankara’da üniversitede okumaya başladım.

Üniversite yılları boyunca Trabzon’a sık sık geldim. Ankara'nın Trabzon'a dönüşünü sevdim ben de... Genelde geceleri ve Süzer, Kanberoğlu ve Ulusoy otobüsleriyle... Şimdi o ruhu yok oldu sahil yolunun. Eski sahil yolunda on beş - yirmi kilometre aralıklarla sıralanan, biz içlerinden geçip giderken derin uykuda olan ilçeler, kasabalar vardı. Köhnemiş, rutubetten solmuş binalar, eski sokak lambalarının aydınlattığı koylara vuran dalgalar ve beyaz köpükler… Şiiri, şarkısı olan bir yoldu. En güzel bölümü şimdi tünelle baypas edilmiş olan 26 kilometrelik Bolaman virajlarıydı. Namı diğer "tehlikeli virajlar". O tarafa yolunuz düşerse tünelden geçmeyin. Üstten gidip Yalıköy'deki köftecilere, "Uzun Saçlı'nın Yeri"ne uğrayın.

Otobüs Trabzon’a vardığında hava henüz ağarmamış olurdu. Kuran Kursu durağında inip Elgafdere caddesinden Tanjant yolu üzerindeki evimize çıkardım. Annem ve babam evde beni beklerlerdi. Beraber kahvaltı yapardık. Otobüslerin genelde mola verdiği Çavuşlu’daki fırından aldığım taze ekmekle kuymak, zaguda yani yeşil zeytin, ayva reçeli gibi şeyler. Sabah hep erken saatlerde vardığım için bu kahvaltı hep tekrarlanırdı. Üç dört haftada bir Trabzon’a geliyordum. 

27 Eylül 2021 Pazartesi

Uluslararası Hukuku Bialowieza Ormanı'nda aramak

Yeni Birlik, 27 Eylül '21
 
Mülteci ve göçmen odaklı tartışmalar bu sıralar Avrupa’da gündemde üst sıralarda yer alıyor. İskoç gazeteci Douglas Murray, İngiliz tarihinde göçmenlerin rolü olmadığını, Napolyonik Savaşlar’ın göçmenler sayesinde kazanılmadığını, İngiltere’nin büyük bir ticaret ülkesi olmasında da göçmenlerin fazla bir tesirinin olmadığını söylemişti. Tarihçi Dan Snow ise bunu Cromwell’in Yahudileri İngiltere'ye davet ettiğini söyleyerek yanıtlıyor. III. William’ın da bu anlayışı devam ettirdiğini Amsterdam'dan Londra'ya taşınan Sefarad Yahudi topluluklarının, Londra'yı Kuzeybatı Avrupa'da finans merkezi haline getirmeye katkı sağladıklarını söylüyor.

Bazıları korunaklı ülkesinde rahat etmeyi hayal etse de bu sıralar Doğu Avrupa’dan gelen haberler kamuoyunu rahatsız etti. Bialowieza Ormanı bir zamanlar Avrupa’ya yayılmış olan uçsuz bucaksız ilkel ormanların son ve en büyüğü olarak biliniyordu. Üstelik Avrupa'nın en ağır hayvanı olan Avrupa bizonunun yaklaşık bin tanesine de ev sahipliği yapıyordu.

10 Ağustos 2021 Salı

Jaroslav Seifert, Stanislav Kostka Neumann, Milan Rufus'tan çeviriler

Piccadilly'den bir şemsiye - Jaroslav Seifert Çeviri: Mustafa Kadir Atasoy


aşk seni zirveye çıkaracak
aşık olma düş yere
düşün bir kere, ingiltere kraliçesiyle
neden olmasın!
resmi var her posta pulunun üzerinde
eski krallığının
ama eğer teklif edecek olsaydın
buluşmak için hyde park'ta
bahse girerim
avucunu yalarsın

cebindeki zehre aman
herhangi bir şüphen varsa
kendine şunu itiraf et
nedenini tabii ki biliyorsun
bugün hyde park'ta yağmur yağıyor

3 Mayıs 2021 Pazartesi

Fulya adının anlamı

Yeni Birlik, 3 Mayıs '21

Yuko Nogami Taylor Kovid-19 tablosunu 2900 dolara satmış. Bugünün Kovid-19 tablosu bu… Avusturya’da pastanelerde virüs şeklinde pasta ve kurabiyeler çıkmış. Pandemiyi fırsata çevirenler var azizim. Ama bunlar pastacı veya ressam değiller. Pastalar steril ortamda korunuyor, üzerleri örtülüyor. Ama birçok başka şeyin de üzeri örtülüyor, detaylara bakılmadan genellemeler yapılıyor. Mohandas Gandhi “sevgi insanlığın, şiddet hayvanlığın kanunudur” diyordu. Ama bir sincap şiddetinden bahsedemeyiz mesela değil mi?

Akşam dokuz çayı içiyorum. Erol gelip ayılar ormanda yaşamaz mı diye soruyor. Burada kastedilen ayı sembolik bir şey diyorum. Kütüphaneden “Professor Boffin's Umbrella” adlı kitabı veriyorum... Profesör Boffin şemsiyesiyle gökyüzünde uçabilen biri…

Kadim arkadaşım Gülmerih mesaj atmış… Resmini gönderdikleri 1989’daki 21 Mart ağaç bayramında tekvando ve karate gösterisi. Açıklamada Shotokan Karate-do yazıyor. Shoto çam kokulu dalgalar, Kan ise okul anlamına geliyor. Çocukluğumuzun geçtiği Adapazarı Orman Bölge lojmanı fotoğrafları da var. Sitenin her yerinde türlü türlü ağaçlar, rengârenk çiçekler… Ne güzel bir yerdi, sivrisinekleri, hatta hamam böceklerini bile özlüyorum. Zaman zaman dolaşmaya çıkıyorum sitede, kafamın içinde binalar, çiçek kokuları, cins cins ağaçlar… Detayları hatırlamaya çalışıyorum.

12 Mart 2021 Cuma

Uyvar’dan Prag’a

Yeni Birlik, 12 Mart '21

Slovakya ve Uyvar Tarihi ülkemizde yeterince araştırılmamış bir alan olarak akademisyen ve araştırmacıların ilgisini bekliyor. Mesela Cinobaňa’daki Evanjelik kilisesinde bir meleğin elinde tuttuğu bakır tasta Osmanlıca Haznedar İbrahim Ağa’nın adının yazdığı ve bu tasın geçmişten beri çocukların vaftizinde kullanıldığını, Slovakya’da toplamda 45 kilise ve çan kulesininde hilaller bulunduğu gibi bilgileri Krizan’ın Slovakya’da Türk İzleri’ne dair gölgede kalmış eserinden öğreniyoruz. 

Bu tür bilgilere ülkemizdeki araştırma ve kitaplar yer vermemiştir. Slovakya’daki Türk izleriyle ilgili çalışan Lubomir Krizan, Zoltan Drenko gibi Slovak ve Macarlara bizden bir ilginin bulunduğunu söylemek çok zor. Çekya tarihi de aynı şekilde ilgi beklemektedir. Bizdeki kitaplara göre Orloj’da yalnız bir Türk heykeli var. Lví Dvůr’u, Mohamed adlı evcil aslanı ıskalıyoruz. Kitaplarda, belgesellerde yanlış bilgiler veriliyor.

21 Şubat 2021 Pazar

Stockheim

Kırmızılar, 21 Şubat '21

Robert Lowell’ın dediği gibi insan izah edemeyeceği ayrıntıları görmek istiyor mütemadiyen. 

Bosna Savaşı’nda Umoljani köyünde bulunan turuncu kiremit çatılı tarihi caminin yakılmasını bir Sırp askerinin önlemesi gibi bir şey… 1993 yılında bu civarda on üç köy camisi yakılmış. Ama bu köydeki yakıp yıkma esnasında rütbeli bir asker bu cami yakılmayacak demiş. 

Almanya’da turuncu kar yağmış. Tıpkı flamingoların doğduklarında pembe olmayıp yedikleri alg, larva ve karidesler yüzünden sonradan pembeye dönüşmeleri gibi Afrika'daki Sahra Çölü'nden havalanan çöl tozu bulutu belli ki yelken etkisiyle İspanya üzerinden Avrupa'ya geçmiş, dağları aşıp Almanya'nın doğusundaki Altenberg'de turuncu kar yağmasına neden olmuş. 

Kar yağışı yüzünden Kassel’de tren, tramvay ve otobüs seferleri iptal edilmiş. Uelzen'deki Hundertwasser tren istasyonunda yirmi beş yolcu taşıyan bir tren mahsur kalmış. Kurtarma ekipleri, yolculara battaniye ve sıcak içecek vermiş. 

15 Şubat 2021 Pazartesi

Bir öğle vakti yazısı

Yeni Birlik, 15 Şubat '21

Kısıtlamaların sonrasında kendime büyük ödülü veriyor ve havalı bir kitabevine gidiyorum. Önce kafe bölümünden çayımı aldım. İçeride pek kimse yok. Toplamda belki on kişi… James Morrison’dan Misty çalıyor. Çek Edebiyatı bölümünde durdum. Reyondaki kitapların yüzde sekseni Franz Kafka’ya ait. Aslında Kafka’nın eserleri dilimize çevrilmesi gereken Çek kitaplarının yüzde seksenini oluşturmuyor. Ama endüstri Kafka’yı "Největší Čech" olarak sunuyor. Božena Němcová, Karel Čapek, Vitezslav Nezval, Jaroslav Seifert gibilerini yok sayıyor. Sanki bu isimler kısıtlama sonrası Muhsin Yazıcıoğlu caddesinde yürüyüşe çıkınca Kafka saklandığı dolaptan çıkıp burayı işgal etmiş. Hurrilerin sefere çıkan Hitit kralının ülkesini arkadan işgal etmesi gibi bir şey yahu.

Kültürün sunum işleri beni düşündürüyor. Aklıma Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ödülleri geldi. Yakın sayılabilecek bir zamana kadar bu ödüller yoktu. 2008’e kadar takdim töreni de yoktu.

Şu anda geldiğimiz noktada ödülleri bir toplu tören olarak gerçekleştiriyoruz. Bu da pek doğru gelmiyor bana. Dünyadaki ödüllere baktığımız zaman asıl olayın törenle bir obje hediye edip göndermekten ziyade törenle konuşturmak ve ödül alan kişilerin toplumda tanınmasını sağlamak olarak belirdiğini söyleyebilirim. Biz bu konuda başarılı değiliz. Çoğu insana sorsanız, geçen sene kültür sanat ödülü alan kimlerdi, deseniz çok az kimsenin cevap verebileceğini düşünüyorum. Bunda da sıkıntı var.

Şunu da söyleyeyim ki, işin tarihinde acayip şeyler var… Kültür ve Turizm Bakanlığı ödülü 28 Şubat sonrasında 1997’de bakanlığa bağlı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’ne, 1998’de TRT Genel Müdürlüğü’ne verilmiş. Devlet resmen burada benim gibi kendini ödüllendirmek istemiş.

31 Ocak 2021 Pazar

Kökler durdukça

Yeni Birlik, 31 Ocak '21

Modern çağın tanımlarından birisi siyaseten güçlü örgütlerin varlığı ve devletin sağlam bir toplumsal tabana oturmasıydı. Postmodernizm’le ilgili temel kabullerden birisi ise ademi merkezileşen kapitalizmin yaşadığı örgütsüzleşme süreciydi. David Harvey daha önce ulus düzeyindeki örgütlenmenin Postmodern çağda küresel düzeyde yakalanmaya çalışıldığını söylüyordu.

Modern çağda Doğu Bloku’nda yasak olan Mickey Mouse’a karşı Çekoslovakya komünizmi Krtek’i (köstebek) çıkarmıştı. 1957’de Zdenek Miler çizmişti Krtek’i. Irak’a, Japonya’ya falan ihraç da edildi. Bu arada Miler de Vyšehrad’ta yatıyor.

Kültürel bir reaksiyonu yok bugün Çeklerin... Mesela Moskova’da 1947-1953 arasında inşa edilen Stalinskie Vysotki gökdelenleri Sovyetlerin Chrysler Building ve Empire States’e cevabıydı.