21 Nisan 2024 Pazar

Cebeci notları

Kırmızılar, 21 Nisan '24

Bir cumartesi günü yeşil top meyveli maklora ağaçlarının altından Serdengeçti’nin mezarına yürüyorum. Gayet tenha bir Cebeci asri mezarlığında Cumhuriyet’in erken döneminin üç milli eğitim bakanı yan yana yatıyor. 35 yaşında ölen Mustafa Necati, 41 yaşında ölen Reşit Galip, 39 yaşında ölen Vasıf Çınar… Bu durumun mantığı şu... İlk Mustafa Necati defnedildiği için diğerleri de onun yanına konmuş.

Sahaflardan bulduğumuz 1938'e ait bir ilkokul diplomasının üzerinde “Kültür Bakanlığı” yazıyor. Bugün Kültür Bakanlığı'nın kendi internet sitesinde kuruluş tarihi 1971 olarak veriliyor. Hâlbuki 1935’te Maarif Vekaleti’nin adı Kültür Bakanlığı olarak değiştirilip 1940’ların başına kadar da adı Kültür Bakanlığı olarak kalmış. 

1 Nisan 2024 Pazartesi

İki Türkiyat yazısı

Orta Avrupa'daki bazı Türk izleri
Türk Yurdu, Şubat '24

Jozef Blaşkoviç "Osmanlıların Hakimiyeti Devrinde Slovakya'daki Vergi Sistemi Hakkında" adlı makalesinde Filek'in (Filakovo) fethinden (1554) sonra civardaki 600 den fazla, Uyvar'ın (Nove Zámky) fethinden (1663) sonra ise 700 den fazla kasaba ve köy ahalisinin işitilmedik çabuklukla bir iki ay zarfında, Osmanlıların hâkimiyetini kendi rızasıyla kabul ettiğini aktarır. Blaşkoviç Osmanlıların elde ettikleri bu başarıyı, yani yerli halkı kendi tarafına kazanmalarını Avrupa tarihçileri bir türlü anlayamadığını söylüyor. Slovaklarda da Habsburg yönetimine karşı bir alerji var.

Filek (Filakovo) kalesi Seçen (Szécsény) kumandanı Hamza Bey'in 4 Eylül 1554'te burayı ele geçirmesinin ardından Slovak topraklarındaki tek Türk sancağı olmuştu. Otuz dokuz yıllık Osmanlı idaresi sırasında on iki sancakbeyi görev yapmış. Filakovo'nun resmi sitesinde sancakbeyleri Kara Hamza (1556'ya kadar), Velidžan (1556-1562), Hasan Prodovič (1562-1564), Arslan beg (1564), Mehemed (1575), Hasan (1576), Mahmud (1579), Korkud (1579-1590), Ali (1591) ve Jusuf beg (1593). Ľubomír Križan haklı olarak Mustafa Sokolič yani Sokollu Mustafa Paşa'yı (1560-62?) da listeye dahil etmiştir. Osmanlılar burayı 27 Kasım 1593'te kaybetmiş ancak herkes bölgeyi terk etmemiş. Jozef Drenko, Filakovo'yla ilgili çalışmasında yaklaşık üç yüz sivil Türk'ün kale arazisinde gönüllü olarak kaldığını söylüyor. 

31 Mart 2024 Pazar

Bilgiyi iyi yönetmeye ihtiyacımız var

Kırmızılar, 31 Mart '24

Prag’ta güzel bir astronomik saat var. Saat başı Japon turistler önünde toplanır, ahşap havarilerin geçidini izler. Söylenceye göre saat ustası başka yerde bir benzerini yapmasın diye kör edilmiş. Çok uzak olmayan bir başka yerde Çin’dekiler kadar iyi porselen üretmeyi başaran usta uzun yıllar boyunca sarayın mahzenine hapsedilmiş, sırrı başkasına söylemesin diye… Mahzende porselen üretirmiş. Şimdi mahzenin tabanındaki porselen kırıklarını araştırıyorlar. Efendim, Yahudiler hekimlik bilgisini iyi yönetmişlerdir. Yükselme Dönemi padişahlarının hepsinin yanındadırlar. Fatih’inki Hekim Yakub, II. Bayezid ve Yavuz’unki Jozef Hamon, Kanuni’ninki oğul Moşe Hamon, II. Selim’inki torun Jozef Hamon’dur. Kendilerinden memnun kalınmış ki bu böyle devam etmiş. Bilgileri var, bir disiplinleri var. Bilgi yönetilen bir şeydir, böyle bir boyutu var. Bilgiyi idare etmek, onu edinmek kadar önemli bir iş... Hemen her şeyi bilgi olarak tanımlayabiliriz ve bir ilave daha yapalım, bilginin yayılmadığı yerde palavra hüküm sürebiliyor. Avrupa Parlamentosu üyesi Pavel Svoboda 15 Temmuz’dan sonra twitliyor. "Otoriter İslamcı rejimi mi istiyoruz yoksa laikliği savunan askeri rejimi mi?" Ne kadar saçma değil mi? Ama gerçekten olan biteni bilmiyorlar. Berlin'de sohbet ettiğim bir Polonyalı Antalya’ya sık sık tatile geldiğini söylüyor. Sonra “Türkiye’de kadınların çalışmasına izin verilmiyormuş bu yüzden kalkışma olmuş” diyor. Tatile gelen birisi söylüyor bunu. Avrupa'da böyle birçok palavra var tedavülde olan.

28 Ocak 2024 Pazar

Masumiyetin müzesi üzerine

Kırmızılar, 28 Ocak '24

1998 yazında Bayburt'ta bir hafta kadar kalmıştık, Dünya Kupası finalini orada izlemiştim. Fransa'nın Brezilya'yı 3-0 yendiği maçta Zidane iki kafa golü atmıştı, galiba ikisi de kornerdendi. Fidanlık müdürlüğü misafirhanesinde kalıyorduk, bahçede yürüyüşe çıkmıştım. Orada üç çocuk çakıl taşlarıyla oynuyordu. Ne yapıyorsunuz diye sorduğumda mezarlık oyunu oynuyoruz abi demişlerdi. Büyük çakıl taşlarından mezar taşları yapmışlar, yollar yapmışlar... Bugün aklıma geldi. Hangi çocuk böyle bir oyun oynar? Acaba bir yakınlarını mı kaybetmişlerdi? Onlara ölümle ilgili, mezarlıkla ilgili bir şey mi anlatılmıştı? Büyük bir ihtimalle...