Yatırım bankaları gelecekle ilgili tahminlerde bulunabilir, paranıza para katabilir ve daha az vergi ödemenizi sağlayabilir. Ama Goldman Sachs bunun ötesine geçmiş durumda…
İtalya eski başbakanı Mario Monti, Yunanistan eski başbakanı Lucas Papademos, Avrupa Merkez Bankası başkanı Mario Draghi, Avustralya başbakanı Malcolm Turnbull şirketin eski çalışanları…
Goldman Sachs kökenli Henry Paulson, George W. Bush’un; Robert Rubin ise Bill Clinton’ın hazine bakanlığını yapmıştı. Trump bu geleneği devam ettirerek Steven Mnuchin’i Hazine Bakanı olarak görevlendirdi. James Donovan’ın Hazine Bakan Yardımcısı olmasıyla Trump yönetiminde şimdiye kadar Goldman Sachs kökenli beşinci kişiyi görmüş olacağız. Trump, Goldman Sachs kökenli Gary Cohn'u Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörlüğüne seçti, Beyaz Saray’da Stephen Bannon’u baş stratejist, Dina Powell’ı ekonomi başdanışmanı yaptı. Diğer ilginç bir noktaysa başkanlık yarışındaki rakibi Hillary Clinton’u Goldman Sachs’ın kontrolü altında olmakla suçlamasıydı[1]. Şirket Obama’nın 2008, Mitt Romney’in 2012 kampanyalarının da en büyük bağışçısı olmuştu.
2000’de ABD’de 33 finans kuruluşunun elindeki hammaddenin değeri 9.5 milyar dolarken, bu rakam 2013’te 46.2 milyar dolara kadar çıktı. Bu dönemde Goldman Sachs, Morgan Stanley ve JP Morgan petrol, alüminyum, bakır gibi birçok emtiayı stoklayarak manipülasyon yaptılar. Uranyum ticareti yapan Goldman Sachs’ın Nufcor isimli bir firmayı alarak fiziki anlamda nükleer santralların tedarikçisi haline geldiği tespit edildi. Yani bu bankalar petrol şirketi alan, doğalgaz boru hattı yöneten, opsiyon borsalarında fiyat belirleyen, havayolu firmalarına jet yakıtı satan kurumlar haline geldiler.
2015'te Irak Bölgesel Kürt Yönetimi bono satışı için Deutsche Bank ve Goldman Sachs'ı yetkilendirdi. Böylece 1990’ların başından beri otonomisi bulunan Irak Kürtleri, finansal bağımsızlık elde etmeye çok yaklaştılar.
Yakın bir tarihte Çekoslovak Gizli Servisi Státní bezpečnost’un (StB) arşivinde bulunan Donald Trump’la ilgili 1970 ve 1980’lerde tutulmuş raporlar yayınlandı. 1977 tarihli bir raporda Trump’tan 30 yıl için bütünüyle vergiden muaf tutulmuş biri olarak bahsediliyor. 1988’de Milos adlı ajanın verdiği raporda ise Trump’ın o zaman ABD Başkanlığı için desteklendiği yazıyordu. O zamanki eşi Ivana’nın yanlış bir adım atmaması için uyarıldığını gösteriyordu.
Bu vergi ödememe dikkate değer bir konu çünkü geçen yıl seçim kampanyası sırasında New York Times gazetesi de Trump’ın 1995 yılından bu yana vergi ödemediğini öne sürmüş ve bu bilgi Trump tarafından yalanlanmamıştı. Donald Trump'ın şirketlerinden 916 milyon dolarlık bir zarara uğradığı ve bu zararını vergi beyannamesine ekleyerek vergi ödemekten muaf olduğu iddia edilmişti.
Goldman Sachs’la beraber JP Morgan, Wells Fargo, Bank of America, Citigroup, U.S. Bancorp, Bank of New York Mellon ve Morgan Stanley’in 10 hissedar aile tarafından kontrol edildiği söylenegelmektedir. Bu ailelere ait BlackRock, State Street, Vanguard ve Fidelity dev Amerikan şirketlerinin arka planında yer alan yatırımcı şirketlerdir. Federal Rezerv Bankasının da “dört büyük” denilen bu şirketler tarafından kontrol edildiği söyleniyor[3].
Bernie Sanders da önceki yıl attığı bir twitte ABD’de bulunan on iki federal rezerv bankasının dördünün başkanının Goldman Sachs kökenli olmasından bahsetmişti.
Bu dört büyük şirketten Blackrock'ın fonlarında 4,7 trilyon dolar bulunduğu ve dünyanın en güçlü tröstü olduklarından bahsediliyor.
Goldman Sachs 2015’te SOCAR Türkiye'ye 1,3 milyar dolar ödeyerek şirketin yüzde 13 hissesine sahip olarak gündeme gelmişti. BlackRock ise Türkiye'de 17 Aralık 2013 operasyonlarından sonra Türkiye Halk Bankası hisseleri almış, 24 Ocak 2014'te yaptığı alımla da Halkbank'taki payını %5 üzerine çıkarmıştı. BlackRock'ın aynı dönemde Emlak Konut GYO'da da en büyük hisse payına sahip yatırımcı konumuna geldiği açıklanmıştı.
BlackRock'la ilgili bir kitap yazan Heike Buchter tröstün merkez bankalarına, maliye bakanlıklarına, büyük yatırımcıya, devlet fonlarına, Amerikan emeklilik fonlarına, sigortalara ve vakıflara danışmanlık yaptığını; dünya finans piyasasında Blackrock'un etkisinin olmadığı hemen hiçbir alan bulunmadığını söylüyor[4].
BlackRock'la ilgili bir kitap yazan Heike Buchter tröstün merkez bankalarına, maliye bakanlıklarına, büyük yatırımcıya, devlet fonlarına, Amerikan emeklilik fonlarına, sigortalara ve vakıflara danışmanlık yaptığını; dünya finans piyasasında Blackrock'un etkisinin olmadığı hemen hiçbir alan bulunmadığını söylüyor[4].
Blackrock fonları aynı zamanda Alman birleşik borsa endeksinde adı geçen büyük şirketlerin en güçlü ortaklarından sayılıyor. Buchter bu durumun tehlikeli olmasının gerekmediğini ancak Amerikan tröstünün gücünü göstermesi bakımından yabana atılamayacağını belirtiyor. Anonim şirketlerde hisselerin yüzde dört ila yüzde altısına sahip olmanın söz geçirmeye yettiğini ve Blackrock'un tıpkı büyük hissedarlar gibi davranabildiğini de ilave ediyor.
[1] http://edition.cnn.com/2016/02/19/politics/donald-trump-ted-cruz-goldman-sachs/
[2] Beat Balzli: How Goldman Sachs Helped Greece to Mask its True Debt,
http://www.spiegel.de/international/europe/greek-debt-crisis-how-goldman-sachs-helped-greece-to-mask-its-true-debt-a-676634.html
http://www.spiegel.de/international/europe/greek-debt-crisis-how-goldman-sachs-helped-greece-to-mask-its-true-debt-a-676634.html
[3] Lisa Karpova: The Large Families that Rule the World, http://www.pravdareport.com/business/finance/18-10-2011/119355-The_Large_Families_that_rule_the_world-0/
[4] Miriam Braun: Finans dünyasının gizli süper gücü,
www.dw.com/tr/finans-dünyasının-gizli-süper-gücü/a-18653440
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder