26 Şubat 2020 Çarşamba

Yazarlarının hayaletleri ve çeşitli cinleriyle kaybolmuş zamanın Prag'ı

Edebiyat Burada, 26 Şubat '20

Prag’a ilk gidişim 1999 yılındaydı. Şehirde yaptığım ilk iş bir kitabevinden Çekçe-İngilizce sözlük almaktı, onu hatırladım şimdi. Bir Çekçe-Türkçe sözlük yoktu o zamanlar.

Eskiden sözlük ve haritalar yabancı bir kenti tanımanın anahtarlarıydı. Ben hâlâ bu yöntemleri kullanmaya devam ediyorum.

O zamanlarda cep telefonlarının fotoğraf çekme özelliği yoktu. Hatta 1999'da cep telefonum da yoktu benim yahu. Plastik, kullan at Fuji marka bir makinem vardı. 36'lık film alıp onunla fotoğraflıyordum her şeyi.

Petrin tepesine çıkan funiküler

Karlova caddesinde küçük bir hostelde konaklıyordum. 1989 Kadife Devrimi’nin üzerinden on yıl geçmişti ama sokaklarında eski insanları dolaşıyordu Prag'ın. Mütevazı ve daha çok içe kapanık kimselerdi bunlar… Kapitalizme bu derece esir düşmemiş, kozmopolitleşmemişti Prag. Zlata Ulicka'yı dolaşırken sokakta yalnız olduğumu hatırlıyorum da, şimdi kimse inanmaz buna. Taşrasında dolaştığımız zamanlarda ilk kez bir yabancıyla karşılaşmış köylülere denk gelmiştim.

Bugün yıllar sonra şu funikülere binip parklarla kaplı Petřín tepesine çıkmak niyetindeyim. Bu tepe en çok Vitezslav Nezval'in şiirlerinde geçer:

Nezval

Büyülü bir kutudan çıkmış
Bir grup asker arabaya biniyor
Petřín'in güzel kulesi altında

Org yürekleri parçalayan bir hava çalıyor
(Petřín şiiri - Turgay Fişekçi'nin çevirisi)

...akşam vaktiydi, kaledeydim
eve varınca ışıkları yakıp dışarı baktım
görünmeyen uçakların gürültüsü
Petřín tepesi üzerinde bir projektörün ateşi...
(Yarın savaş şiiri - Turgay Fişekçi'nin çevirisi)

olgunlaşan arpanın güneş yanığı parmaklarından Petřín
gözetleme kulesinin parmaklarından
mercan sabahların parmaklarından
(Öğle güneşinde Prag şiiri - Erdal Alova çevirisi)

7 Şubat 2020 Cuma

Tek kabahatleri Türkçe üzerine çalışmak

Dünya Bizim, 7 Şubat '20

1937 doğumlu Ukraynalı araştırmacı Valentyn Stetsyuk bundan on yıl önce Kürtlerin Karadeniz'in kuzeyindeki varlığıyla ilgili yazdıklarıyla Türkiye'de ismi geçmiş birisi. Osman Karatay tarafından Türkçeye çevrilip Karadeniz Araştırmaları dergisinde yayınlanmış "Kürtlerin Karadeniz'in Kuzeyindeki Anayurdu" adlı çalışmasında Ukrayna'daki 250'ye yakın yer adının Kürtçe olabileceğini ve bu yer adlarının daha çok Ukrayna'nın Hmelnitski (48 yer ismi), Vinnitsa (44 yer ismi) ve Ternopolski (38 yer ismi) illerinde bulunduğunu söylüyor.

Valentyn Stetsyuk
Valentyn Stetsyuk
Stetsyuk'un başka tezleri de var. 2003'te yayınladığı "Doğu Avrupa'da Tarih Öncesi Etnogenetik Süreçlerin Araştırılması" adlı çalışmada Hun, Avar, Bulgar ve Hazarların Slav tarihindeki etkisinin Rus tarih yazıcılığında ihmal edildiğini savunuyor.

Hunların 420'den 558'e kadar yaklaşık 130 yıl ve altı kuşak, Avarların 558'den 805'e kadar 250 yıl ve on kuşak boyunca Slavlara tesir edip onları şekillendirdiğini, bu dönemlerin ise Rus tarihçiliğinde kasten yer almadığını öne sürüyor. Doğu Slavlarının Hazar Kağanlığına bağımlı oldukları veya Bulgar Kağanlığının Slavlara hükmettiği dönemleri de aynı şekilde yorumlayan Stetsyuk ayrıca Balto-Slav dilinin sadece geç antik dönemde değil bundan önce de büyük ölçüde Türk dillerinin etkisinde kaldığını iddia ediyor.

6 Şubat 2020 Perşembe

Şubat'ı böyle karşıladım

Yeni Birlik, 6 Şubat '20

Şimdilerde düşünmeyen bir düşünür gökyüzünü daha fazla görmemiz gerektiğini söylemişti. Ben de sabah soğuğuna rağmen inat ettim, balkonda oturuyorum. Ayşe Serap Şahiner’in yeni çıkan ‘Yolunu Bulan Kalpler’ kitabında Doğu Makedonya – Radoviş’e, Bosna’ya dair hikâyeleri okuyorum. Kitapta gönül coğrafyamıza, kırık minarenin küçük bir bütçeyle tamirine, insanların kalplerine küçük dokunuşlara dair anlatılanlar önemli. Kitap gerçek mutluluğun, başkalarının hayatlarına güzellik katmaktan geçtiğini vurguluyor. Her zaman sonuç elde etmek için büyük çabalar göstermek de gerekmiyor. Çoğu şey birbirimizle doğru iletişim kurmamıza bağlı. Minimalist yaklaşımlara da ihtiyacımız var.

Mutfaktan bir gürültü geldi. ABD’nin Yumuşak Güç Endeksi (Soft Power Index) sıralamasındaki yeri yine düşmüş. Raporda kültür, dijital ve eğitim alt-endekslerdeki dominantlığına rağmen ABD dış politikasına dair olumsuz etkilerden ve menfi bir küresel algıdan bahsediliyor. Raporda Harvard Üniversitesi’nden Joseph S. Nye, Jr. ABD’nin politikalarının ikiyüzlü, kibirli ve sığ bir anlayışa dayanmasından bahsetmiş. Halbuki böyle olmaması gerekiyordu.