i
"Ayrılık günü gelip çatıncaya dek böylesine yüce olduğunu hiç bilememiştir sevgi... Ağaç hayat hikâyesini yazabilseydi, onun öyküsü herhangi bir kavmin tarihinden farklı olmazdı... Bil ki çıplak ayaklarını duyumsayınca düğün bayram eder toprak; rüzgâr, saçlarınla oynamak için yanıp tutuşur."
Halil Cibran uzun zaman önce bir 10 Nisan'da ölmüştü. Bugünlere ait başka bir yıldönümü de yolcularını Katyn ormanındaki yıldönümü törenine götürürken bir başka ormana ve bir başka yıldönümüne düşen uçağa ait...
Olayların başlangıcında 1940 yılı var. II. Dünya Savaşı'nın karanlık günlerinde, işgal edilen Polonya'dan sürülen 22 bine yakın Polonyalı subay ve sivil, Rus topraklarında Sovyet gizli polis teşkilatınca vurularak infaz edilmiş ve toplu mezarlara gömülmüştü.
Üç yıl saklı kalan bu katliam 1943'te Smolensk'i işgal etmiş olan Almanların buradaki Katyn ormanındaki toplu mezarlardan bazılarını gün yüzüne çıkarmasıyla duyuldu. Ama Sovyetler bu olayları Nazilere yıkmaya çalıştı. Bölgede tekrar hakimiyet kurunca bulunan toplu mezarları ortadan kaldırıp delilleri kararttı.
Ta 90'da Sovyetler yıkılırken Mihail Gorbaçov katliam ile ilgili sır perdesini araladı. Ve katliamın sorumluları Sovyet gizli polis teşkilatı şefi Lavrenti Beriya ve Stalin olarak duyuruldu.
2010 katliamın yetmişinci yılıydı. 10 Nisan 2010'da Polonya devlet erkanı bugün Rusya'nın Belarus sınırı yakınındaki Katyn ormanında öldürülen Lehleri anma törenine katılmak için uçakla yola çıktı. Cumhurbaşkanı Lech Kaczyński ve eşi, sürgündeki son cumhurbaşkanı Ryszard Kaczorowski, genelkurmay başkanı, komutanlar ve milletvekillerini taşıyan Tupolev uçağı Smolensk’teki küçük havaalanına inecekti. Ama hava şartları kötüydü. Beceriksizlik mi, ihmal mi neydi ama inişe geçtiğinde ağaçların geniş tepelerine çarpıp düşen uçakta bulunan 96 kişi hayatını kaybetti.
Polonya tarihinin en acı olayını anmaya giden devlet adamları Polonya tarihinin bir başka büyük faciasında hayatlarını kaybettiler. Kazayla ilgili iki ülke birbirinden bağımsız soruşturmalar yürüttü. Polonya'da savcılar kazaya Rus hava kontrolörlerinin neden olduğunu ileri sürdü. Rus hükümeti ise bu iddiaları reddetti.
Polonya askeri istihbarat servisi (SWW), dönemin Polonya Başbakanı olan Donald Tusk hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Tusk, uçağın kazadan önceki onarım ihalesine fesat karıştırmakla suçlandı. Polonya Savunma Bakanı Antoni Macierewicz, Tusk’un kazanın soruşturmasını Moskova lehine engellediğini ve bunun hesabını vermesi gerektiğini söyledi. Macierewicz, "Moskova yönetimi uçağın özellikle Smolensk’te düşmesi için çaba sarfetti. Bizde bunun kanıtları var" dedi. Ruslar ise pilotların uçağın düşme ihtimalini hafife alıp üst üste birçok hata yaptığını vurguladılar. Kaptanın üzerinde büyük baskı olduğu aşikardı. Heyet törene yetişmek zorundaydı.
Olayın akabinde Varşova'dakiler de ne yapacağını bilememişti. Olay biraz da siyasi malzeme olarak kullanıldı Polonya'da... Aklımda yer etmiş ilginç bir hikaye var. Dönemin Polonya Sağlık Bakanı kaza alanının oldukça detaylı araştırıldığını, küçük bir et parçası bulunduğunda bile toprağın bir metre derinliğe kadar kazıldığını söylemişti. Ama beş ay sonra olay yerini ziyaret eden Polonyalı bir turist, dişleri olan bir çene kemiği ve iki başka kemik parçası bulmuştu. Bundan mülhem söyleyelim her zaman ıskalanan bir şeyler vardır diye...
"Evim der ki, beni bırakma, çünkü burada senin geçmişin yaşıyor. Yolum der ki, gel ve beni izle, çünkü ben senin geleceğinim. Ve ben hem eve, hem de yola derim ki, benim ne geçmişim, ne de geleceğim var. Eğer kalırsam, kalışımda bir ayrılış vardır; gidersem, ayrılışımda bir kalış..."
ii
Tarihi Pomeranya Voyvodalığı'nın merkezi, bugünkü Polonya'nın en büyük liman kenti Gdansk 1980'de Avrupa çapında etki yapmış bir siyasi hareketi doğurmuştu.
Tarihi Pomeranya Voyvodalığı'nın merkezi, bugünkü Polonya'nın en büyük liman kenti Gdansk 1980'de Avrupa çapında etki yapmış bir siyasi hareketi doğurmuştu.
Ağustos 1980'de birkaç tersane işçisiyle başlayıp işten atılmış bir elektrikçi olan Lech Walesa'yı ülkenin cumhurbaşkanlığına taşıyan Solidarnosc hareketi buradan çıkmıştı.
Gdansk bugün ülkedeki liberallerin merkezi durumunda. Bu liman kenti olmasıyla ilgili de bir şey... Göçmenlere karşı ılımlı görüşleriyle bilinen, şehirde yaşayan Müslüman azınlığa değer veren Pawel Adamowicz'in geçtiğimiz ocak ayında bıçaklı saldırı sonucu ölümü ülkeyi derinden sarstı. Adamowicz yirmi yılı aşkın bir süredir bu güzel şehrin belediye başkanlığını yapıyordu. Toprağı bol olsun...
Polonya'nın güneyine doğru muhafazakar bir kültür ağırlık kazanıyor desek yanlış olmaz. İktidardaki sağ görüşlü Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) de ülkeyi geleneksel değerlerle yeniden inşa etmeye çalışıyor. Gençlerin Polonya tarihini öğrenmelerini ve Katolik değerlerle yetiştirilmelerini istiyorlar. Bunu yaparken yabancılara karşı pek hoşgörülü değiller maalesef. Umarım bu bakış açıları bir gün değişir.
Genel olarak politikalarına baktığımızda bir kere kendilerini aile yanlısı olarak konumlandırıyor ve evli çiftleri daha fazla çocuk sahibi olmaya teşvik ediyorlar. Daha önce genç çiftlerin aile kurması için 3 milyon ucuz konut inşa etme vaadinde bulunmuştular. Yine, ebeveynlik iznini uzatan yasa çıkardılar. Ailelere sahip oldukları çocuklar için aylık bağlanmaya başladı. Yine pazar günleri perakende alışverişi büyük ölçüde yasaklayan ve çalışanların aileleriyle daha fazla zaman geçirmesini hedefleyen bir yasa çıkarıldı.
Beş yıl önceki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yüzde 32 oy alan Hukuk ve Adalet Partisi 2019 AP seçimlerinde yüzde 43 oy aldı. Muhafazakar Avrupa Koalisyonu yüzde 38 oy alırken, eşcinsel olduğunu açıklayan Robert Biedroń ve AB yanlısı partisi Wiosna (Bahar) yüzde 6,7'de kaldı.
Hukuk ve Adalet Partisi'nin ileri gelenlerinin yabancı karşıtlığı had safhada... 2015'te parti lideri Jarosław Kaczyński bulaşıcı hastalıkları yayacakları endişesiyle Polonya'ya hiçbir mülteciyi kabul edemeyeceklerini söylemişti. 2017'de Adalet bakanı yardımcısı Patryk Jaki, İslamlaşmayı durdurmayı gaye edindiğini dile getirdi. 2017'de İçişleri Bakanı Mariusz Błaszczak 8. Yüzyıl'da Avrupa'nın İslamlaşmasını durduran Charles Martel gibi olmak istediğini söylemişti. Şimdinin İçişleri Bakanı olan Joachim Brudziński de yine 2017'de Siedlce'deki parti mitinginde biz olmazsak buraya camiler inşa ederler benzeri bir cümle sarf etmişti.
Seçim sonuçlarının Polonya için ciddi bir değişimi gösterdiği muhakkak. 90'larda Avrupa Birliği üyeliğinin desteklenmesi Polonya'da sağ kanadın bir argümanıydı. Şimdi ise Polonya sağı Avrupa karşıtı - yabancı karşıtı bir tutum ortaya koyuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder