15 Haziran 2025 Pazar

Theoretically, we cannot define what is shown to the powerful as respect

Kırmızılar, 15 June 2025

You may recall that the Notre Dame Cathedral in Paris suffered a major fire on the evening of April 15, 2019. Caroline Bruzelius, a professor of art history at Duke University, said that such a fire would most likely start in wooden roofs like the one on the Notre Dame cathedral. She explained that “most people don’t see this when they visit the cathedral, but there were about sixty thick planks supporting the roof of the cathedral. So there was a forest of timber between the vaults and the roof. They were old, dry and porous.” France is also very sensitive, old, dry and porous. Charlie Hebdo, the truck attack in Nice, the white caps, the yellow vests… Liberté, égalité, fraternité are things of the past. There is a fear that someone will change the name of Paris... As Lenin who changed the name of Petrograd to Leningrad and Stalin who changed Volgograd to Stalingrad. 

Güçlüye gösterilene teorik olarak saygı diyemeyiz

Kırmızılar, 15 Haziran 2025

Hatırlayacaksınız Paris’teki Notre Dame Katedrali 15 Nisan 2019 akşamında büyük bir yangın geçirdi. Duke Üniversitesi’nden sanat tarihi profesörü Caroline Bruzelius bu tür bir yangının Notre Dame katedralinin sahip olduğu türden ahşap çatılarda çıkmasının yüksek bir olasılık olduğunu söylemişti. Yaptığı açıklamada “çoğu insan katedrali ziyaret ederken bunu görmez ama katedralin çatısını destekleyen altmış civarı kalın kalas vardı. Yani tonozlar ve çatı arasında bir kereste ormanı vardı. Bunlar eski, kuru ve gözenekli özellikteydi” diyordu. Fransa da çok hassas, eski, kuru ve gözenekli... Charlie Hebdo, Nice’teki kamyon saldırısı, beyaz külahlılar, sarı yelekliler… Liberté, égalité, fraternité geçmişte kalmış... Birisi çıkıp Paris’in adını değiştirecekmiş gibi bir korku var. Petrograd’ın adını Leningrad yapan bir Lenin, Volgograd’ı Stalingrad yapan bir Stalin bekleniyor sanki. 

4 Mayıs 2025 Pazar

The decline of civilization

Kırmızılar, 4 May 2025

This was the case throughout history, everyone defines love differently. Today, Badiou, Alain de Botton, Žižek, for example, say different things. In fact, Žižek said many contradictory things. In the past, he used to say love was evil. Then he said "eros is a catastrophe". Then he said that the love you devote yourself to a woman is the highest form of freedom. This third one is something we need to focus on... Where there is no love, the sky is dark, there is no freedom, and therefore no civilization. The uncivilized things that Herodotus described about the women in the Mylitta temple in Babylon or the general situation of Lydian women emerge. These things still exist today. A hundred years ago, the European family was modest, the Russian family, the American family was modest... For example, Maryland, Pennsylvania, New Jersey, which were designed and established as "Christian plantations", have undergone a great transformation.

Medeniyetin düşüşü

Kırmızılar, 4 Mayıs 2025

Tarihte de bu böyleydi, aşkı herkes farklı tanımlıyor. Bugün de Badiou, Alain de Botton, Žižek mesela, farklı şeyler söylüyorlar. Hatta Žižek birbiriyle çelişen bir sürü şey söyledi. Eskiden aşk kötülüktür diyordu. Sonra eros için "eros is a catastrophe", eros felakettir dedi. Sonra kendinizi bir kadına adadığınız aşk özgürlüğün en yüksek halidir dedi. İşte bu üçüncüsü üzerinde durmamız gereken bir şey... Aşkın olmadığı yerde gökyüzü karanlıktır, özgürlük de, dolayısıyla medeniyet de olmaz. Herodot'un Babil'de Mylitta tapınağındaki kadınlar veya Lidyalı kadınların genel durumu hakkında anlattığı medeniyet dışı şeyler zuhur eder. Bugün de bunlar var. Yüz yıl önce Avrupa ailesi mazbuttu, Rus ailesi, Amerikan ailesi mazbuttu... "Hristiyanlık plantasyonu" olarak tasarlanıp kurulan Maryland, Pennsylvania, New Jersey büyük bir dönüşüm geçirdi mesela.

2 Mart 2025 Pazar

Felsefeüstü üzerine mülahazalar

Yeni Birlik, 2 Mart 2025

Önce örneklerimizden ikisini hatırlayalım. Hayat güzeldir - La vita è bella filminde toplama kampında Guido oğluna Nazi subayının söyledikleri yerine kendi uydurduğu şeyleri anlatıyordu. Kampta olan bitenler aslında bir oyun, bu oyunu oynarsan doğum gününde hediye alacaksın diyordu. Toplama kampını oğlu için yeniden kurmuştu. Paul Auster'in hikayesinde ise Brooklyn'de bir tütün dükkanı olan Auggie Wren kovaladığı hırsızın düşürdüğü cüzdanın izini sürerek bir eve ulaşıyor. Noel zamanı, yaşlı, kör ve yalnız bir kadın kapıyı açıyor ve Auggie'yi uzun zamandır görmediği torunu olarak kucaklıyor. Auggie oyunu devam ettiriyor, beraber yemek yiyorlar, onu sevindirmek için iş bulduğunu, yakında evleneceğini söylüyor. Kadın da inanıyormuş gibi yapıp mutlu oluyordu. 

9 Şubat 2025 Pazar

Tarpitten yeni tertibe

Kırmızılar, 9 Şubat 2025

Son otuz yılın popüler kültürü kültürel iktidar kurdu, bunu görüyoruz. Zimamdaranın buna meydan okuyabilmesi için kuvvetli bir kültür muhalefeti oluşturması lazım. Bu henüz başarılamadı. Uzak olmayan bir geçmişte görgü, telaffuz, takım elbiseler, kütüphaneler, bu tür şeyler önemliydi. Bugünkü ucuz romantizm yerine Ben Hur’u, Rüzgar Gibi Geçti’yi falan izliyorduk, dünyaya dönüp baktığımızda Avrupa sosyal demokrasisi, Amerikan refah devleti gibi usturuplu modeller vardı. Ama her şey bir şekilde değişti, buharlaştı. Bilgi çağına girdiğimizi düşünürken dünya kendini bir tarpit, zift çukuru içinde buldu.

23 Ekim 2024 Çarşamba

Auden'dan çeviriler

Edebiyat Burada, 14 Ekim 2024

Bir akşam üstü yürüyüşe çıktım da - W. H. Auden (Çeviri Mustafa Kadir Atasoy)

Bir akşam üstü yürüyüşe çıktım da
Bristol sokağı boyunca baştan başa
kalabalıkla kaplı kaldırımlarında
hasat vakti buğday tarlasını andım

Efsunlu füsunlu ırmakların kıyısında
bu fakir, bir aşığın sesini duydu
paslı demiryolu köprüsünün altında
adam aşk sonsuzluktur diyordu

1 Eylül 2024 Pazar

Bohr'un hindisi

Kırmızılar, 1 Eylül 2024

Ben Akçaabatlıyım ve biz peynir eritmesiyle yapılan yemeğe kuymak deriz. 70 kilometre doğuda ise aynı yemeğe muhlama diyorlar. Hâlbuki yine Akçaabat'ta muhlama yumurtanın ıspanağa mıhlanarak yapıldığı yemeğin adı. 

Bir yemeğin, sebzenin, meyvenin veya hayvanın ismi neye göre belirleniyor? Mesela Tokat tavuğu mu, Beç yani Viyana tavuğu mu? Malta eriği mi, yeni dünya mı? Aslında bu süslü tavuk Afrika, meyve ise Çin kökenli. 

31 Ağustos 2024 Cumartesi

Karadeniz üçlemesi

                     Edebiyat Burada, 31 Ağustos 2024


Suların şarkısında

öğlede havanın kapandığı gün
cılız bir ot çatlağında gülümsemişti
akçaabat fırtınada yıkanmıştı dün
sahilde kof gemiler demirlemişti

tayfalar, tufalar hepsi sarhoştu
bense arıyordum aşkı ve kibri
gökte yıldız sağdım dün bütün gece
beyaz köpüklerden, serin sulardan
arşı kulaçladım bitinceye dek

11 Ağustos 2024 Pazar

Cimrman düşüncesi üzerine bir okuma

Kırmızılar, 11 Ağustos 2024

Bertrand Russell felsefeyi söylemeye değmeyecek basit bir şeyle başlamak ve kimsenin inanmayacağı paradoksal bir şeyle bitirmek olarak tarif eder. Saçmalıklardan korkmamanın gereğinden bahseder. Ama Cimrmancılık saçma değildir. Sadece gücünü gayri ciddilikten alıyor. Onu iki hususiyetiyle felsefeüstü olarak tanımlamak mümkün olabilir. Felsefeye karşı kurgusal olduğu ve hem de ona mizahla yaklaştığı için.

On the thought of Cimrman

Kırmızılar, 11 August 2024

Bertrand Russell describes philosophy as starting with something simple that is not worth saying and ending with something paradoxical that no one will believe. He talks about the need to not be afraid of nonsense. But Cimrmanism is not absurd. It just gets its power from its non-seriousness. It may be possible to define it as surphilosophical with two characteristics. Because it is fictional against philosophy and also because it approaches it with humor.

17 Temmuz 2024 Çarşamba

Doğu’da Dubaileşme ve Iraklaşmaya karşı yeni bir model üzerine

"Kültür ve Medeniyetimiz Üzerine Düşünceler" kitabından

Reconquista yani yeniden fetih hareketi İber yarımadasında 1492’ye kadar süren Müslüman hâkimiyetini sona erdirmişti. Katoliklerin hasımlarının geride bıraktıkları izlere karşı hoşgörülü davranması beklenilen bir şey değildi. Şarlken sarayın bazı bölümlerinin yerine kendi sarayını inşa ettirmiş olsa da duvarlarında Kuran-ı Kerim ayetlerinin nakış gibi işli olduğu El Hamra ayakta kaldı. Medeniyetler çatışmasının ötesinde işte bu kıyamın nedeni olan yüksek sanat var. Ve sanatın dışındaki konularda da durum böyle. Günü kurtarmaya çalışanların eserleri bir gün muhakkak yıkılırken yüksek bir ruhu yakalamaya çalışanlar baki kalıyor.