Yeni Birlik, 1 Kasım '18
Çin'deki Arxan ve ABD'deki Yellowstone gibi dünyadaki en güzel orman
alanlarından bazıları uzun zaman önce volkanların patladığı, lavların
her şeyi yaktığı yerlerdi. Şu işe bakın, volkan külü en besleyici bir
zemindir. Bugün bir yanardağ gibi yanan coğrafyamızın yangını
bittiğinde de umuyorum Ortadoğu en bereketli bir yer olacak. Tabi huzur
ucuz bir şey değil ve geçmişten ders çıkarmak gerek... Irak, İran’la 8
yıl savaştı. Bir milyon kişi öldü, 150 milyar dolar ziyan edildi. Sonuç
ikisine de yaramadı.
Savaşların bir sürü anlamı var. Yüz Yıl Savaşı’nda birbirleriyle savaşmaları Fransa ve İngiltere’de monarşiyi güçlendirmiştir mesela... Otoriterliği güçlendirir savaşlar... Ülkeler arasında etkileşimi arttırır, nüfus hareketlerine yol açar. Bolşevik Devrimi sonucunda 2,5 milyon Rus vatandaşı Batı ülkelerine gitmişti. İki dünya savaşı arasında 450.000 Polonyalı Batı’ya göç etti. Yine II. Dünya Savaşı sonunda 16 milyon Alman Kızıl Ordu'nun işgal ettiği bölgelerden Federal Almanya'ya geçti. Ama bakın şimdi göçenlerin büyük çoğunluğu Müslüman… Avrupa göçmenlere ne kadar dayanabilir, ne gibi çözümler geliştirebilir göreceğiz… Bazı politikacılar Avrupa’da İslam’a ve çok-kültürlülüğe yer olmadığını söyleyip AB’nin göçmen kotasına itiraz ediyorlar. Avrupa'daki göçmenlerin de çok kabahatleri var. Ancak bu tür kristo-romantik hayallerin kıta gerçeğine uyduğunu söylemek zor. Hatırı sayılır Müslüman nüfusa sahip Avrupa değişmeye devam edecek. Komşu coğrafyalar ile ilişkisi eşyanın tabiatı gereği artmaya devam edecek...
Savaşların bir sürü anlamı var. Yüz Yıl Savaşı’nda birbirleriyle savaşmaları Fransa ve İngiltere’de monarşiyi güçlendirmiştir mesela... Otoriterliği güçlendirir savaşlar... Ülkeler arasında etkileşimi arttırır, nüfus hareketlerine yol açar. Bolşevik Devrimi sonucunda 2,5 milyon Rus vatandaşı Batı ülkelerine gitmişti. İki dünya savaşı arasında 450.000 Polonyalı Batı’ya göç etti. Yine II. Dünya Savaşı sonunda 16 milyon Alman Kızıl Ordu'nun işgal ettiği bölgelerden Federal Almanya'ya geçti. Ama bakın şimdi göçenlerin büyük çoğunluğu Müslüman… Avrupa göçmenlere ne kadar dayanabilir, ne gibi çözümler geliştirebilir göreceğiz… Bazı politikacılar Avrupa’da İslam’a ve çok-kültürlülüğe yer olmadığını söyleyip AB’nin göçmen kotasına itiraz ediyorlar. Avrupa'daki göçmenlerin de çok kabahatleri var. Ancak bu tür kristo-romantik hayallerin kıta gerçeğine uyduğunu söylemek zor. Hatırı sayılır Müslüman nüfusa sahip Avrupa değişmeye devam edecek. Komşu coğrafyalar ile ilişkisi eşyanın tabiatı gereği artmaya devam edecek...
Rus yazar
Elena Chudinova, on yıl önce yazdığı Notre Dame de Paris Camisi adlı
romanında 2048’de Fransa’nın Müslümanlar tarafından idare edilmesini
anlatıyordu. Romanda Notre Dame Katedrali’nin Al Frankoni camisine
dönüştürüldüğü, birçok kilisenin tahrip edildiği, Müslümanlığa dönmeyen
Fransızların gettolarda yaşadığı ve öldürülme tehlikesiyle karşı karşıya
olduklarını yazmıştı.
Böyle bir şey olmayacağı ortada… Chudinova’nın İslam hukukunda Müslümanlığı zorla kabul ettirme diye bir şey olmadığından, kabul etmeyenlerin öldürülmesinin söz konusu olmadığından haberi yok. Veya misyonu gereği bilmezlikten geliyor. Kendini Hıristiyanlığa adadığından bahseden Chudinova bu konuda yazmasını bir görev olarak tanımlamış. Yani romanıyla bir uyarı yapıyordu. Avrupa’da Müslümanlar için tedbir alınması gerektiğini bildiriyordu. Bu tür bir bilgisizliğin veya kastın bizi nerelere sürüklediğini her gün görüyoruz. Şiddetin terki, bilginin el üstünde tutulduğu bir dünyada mümkün olabilir. Yazarlar, kanaat önderleri konuşurken, itham ederken bunu bilgisizce yapmamalı tabi...
Çoğu Avrupalı siyasetçi bizimle ilgili temel bilgilere sahip değil... Ne yazık ki Müslümanlara karşı çıktıkları kadar Ortadoğu'nun yaşadığı teröre karşı bir tutum geliştiremiyorlar, bir açıklama yapmıyorlar. Trabzon'un yeni anlamı gibi bugün Batı'da Türkiye'ye, İslam'a, Müslümanlara yüklenilen anlamlar aynı derecede tuhaf... Aslında bilmiyor ve tanımıyorlar… İngiliz,
Fransız, Almanlar dâhil olmak üzere Avrupa milletlerinin çoğunluğu
Kavimler Göçü ile kıtaya gelen Asyalıların torunları... Bunlar Frank,
Germen, Angl, Alaman, Sakson, Süev, Vizigotların, Vandalların
soyları... O zamanki başat güç Roma barbar olarak nitelendirilen bu
kavimlerin saldırılarıyla yıkılmıştı. Bugün Batı’ya yön verenler İslam
dünyasına Roma’nın barbar kavimlerine baktığı gibi bakıyor. Bunu yaparak
aslında kendi bindikleri dalı kesiyorlar. Bunu göremiyorlar. Ciddi
ölçüde bir Müslüman nüfusa sahip Batı İslam’la barışmazsa Roma gibi
kaybedecek. Bu çok açık...
[1] Paroubek: Turecko v Trapezunte http://www.parlamentnilisty.cz/politika/politici-volicum/Paroubek-Turecko-v-Trapezunte-461832
[2]
Jiri Paroubek: Kmotri, politicka domina, premier v Trapezunte http://vasevec.parlamentnilisty.cz/vip-blogy/jiri-paroubek-kmotri-politicka-domina-premier-v-trapezunte
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder