"Hikaye anlatmak hikayeyi anlatanı değiştirir ve hikaye de anlatılınca değişecektir" diyor Mohsin Hamid... Ben de üç haftadır hastayım. Doktor zatürre olduğumu söyledi. Öğleyin tekrar uyudum ve kalktığımda her yerin karla kaplandığını gördüm.
13 Ocak'ta kar yağışı anormal bir şey değil... Dayım aradı. "kar iyidir, kar yağdığında mikroplar kırılır" dedi.
İştahım biraz açıldı. Peynir, ekmek yiyorum ve antibiyotik içiyorum. Televizyonda izleyecek bir şey bulmaya çalışıyorum. Sonunda buluyorsun ama ararken yoruluyorsun da...
Elektrik gitti. Hâlâ yağıyor. Mikroplar kırılmış olmalı. Bir çay daha doldurdum Yusuf'un Polonya'dan getirdiği çirkin kupaya...Varşova'daki Muzeum Narodowe'den 10 Euro'ya almış. Bizde daha iyileri 20 lira. Yerli ve millilikle ilgili müfredata ders konulmalı.
Kullandıklarım eskisin, eşofmanlarımı da yerli malı alacağım. Birkaç yıl önce bazı Süper Lig takımları yerli marka eşofman ve spor malzemeleri kullanıyordu. Galiba artık kullanmıyorlar.
Elektrikler geldi, hoş geldi. İnternette haberlere göz gezdiriyorum. Rus Kalkınma Bakanlığı altı kamu ihalesi açarak ithal teknolojilere alternatif geliştiren şirketlerden alım yapıyormuş. Çok sayıda Rus firması yabancı ürünlere alternatif üretmeleri için devletten 15 milyar ruble destek almış.
Vahit abi yine otobüsüyle kafile gezdiriyormuş. Garmisch-Partenkirchen diye bir yerden fotoğraflar attı. Bir kış turizmi merkeziymiş. Belki de bu turizm markezini yazın etüt etmek gerek. Beyşehir'deki Eşrefoğlu camisi gibi... Ortasında bir kuyu var. Bu kuyuya kış boyunca yağan kar yığılıyor ve oluşan buz yazın yavaş yavaş eriyor. Yazın buhar ahşabı besliyor, içerisi de serin oluyormuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder