Yeni Birlik, 30 Mart ve 8 Nisan '20, iki bölüm halinde
Mümkün değil. Tüfekle vurmak da… Rumen yazar ve komünist rejim muhalifi Paul Goma, koronavirüs bulaşması sonucu 84 yaşında Paris'te öldü. Aklıma
Engin Ardıç’ın şu tespiti geliyor. 1967 yılında Bulgaristan'dan
geçiyordum, Bulgar işçi sınıfı Türk işçi sınıfından çok çok daha kötü
durumdaydı! Bu acı gerçek beni bir örgüte yazılıp erken ölmekten korudu.
Herkes kara kara sağlık meselelerini düşünüyor ama thinktank kuruluşları Chicago belediye başkanı Rahm Emanuel’e atfedilen “ciddi bir krizin ziyan olmasına asla izin vermeyin” sözü üzerine çalışıyor. Bunun nedeni elbette Kovid-19 krizinin dünya çapında büyük bir dönüşümü tetiklemiş olması. Öyle ki İngilizcede “BC” before Christ - İsa’dan önce anlamında kullanılırken şimdilerde before-covid anlamında kullananlar da var.
Özel sektörün daralıp kamu sektörünün büyümesi bugünlerde öngörülen bir şey. Hava taşımacılığı ve turizm başta olmak üzere birçok sektörü vuran yeni koronavirüs devlet kontrolü altında bir ekonomik modeli çağırıyor. Fransa’da geçen hafta hükümete insanların hareketlerini kısıtlama yetkisinin yanı sıra fiyat kontrolü yetkisi verildi. Rusya’da tahıl ihracatı için geçici bir yasak konuldu. Devlet kontrolü demek kamu borçlanmasının artması demek. Allah’tan sağlık sektörüne yoğun yatırım yapmış bir Türkiye var. Başkaları düşünsün.
Koronavirüsün küçük elleri Rodin’in Kamboçyalı dansçıları gibi hareket ediyor. Tabi ki gelecekte tarih kitapları küçük bir virüsün dünyayı değiştirdiğini yazabilir. Ama bütün krizler bir gün sona erer! Büyük değer kaybeden varlıklar el değiştirmeye başladı bile. Krizden fayda sağlayacaklar var. Aklıma Venedik ve Barcelona’daki anti-turizm hareketleri geliyor. Turist istemiyoruz diye gösteri yapılan şehirlerde şimdi iki kişiyi yan yana görmek mümkün değil. İşe havacılık ve turizm sektörlerinde yabancılara satışı belki frenleyerek, el değiştirmeleri takip ederek başlayabiliriz.
Güncel bir gelişme bize ışık tutuyor. Macar parlamentosu, Başbakan Viktor Orban’a ülkeyi kararnameler ile yönetme ve bazı kanunların uygulanmasını askıya alabilme yetkisi verdi. Bu yetki bir süreye de bağlanmadı. Muhalif kesim Başbakan Viktor Orban'a verilen olağanüstü hal yetkilerinin Macaristan'ı iyice otoriterleştirdiğini söylüyor. Orban’ın yargı bağımsızlığını zedelediğini savunuyorlar. Yeni düzenlemeyle halkı tahrik eden, yanlış ya da yalan bilgileri yayınlayan herkes için beş yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Kimileri yasayı “Macaristan'da bağımsız medyanın sonu” olarak değerlendiriyor. Herkes kara kara sağlık meselelerini düşünüyor ama thinktank kuruluşları Chicago belediye başkanı Rahm Emanuel’e atfedilen “ciddi bir krizin ziyan olmasına asla izin vermeyin” sözü üzerine çalışıyor. Bunun nedeni elbette Kovid-19 krizinin dünya çapında büyük bir dönüşümü tetiklemiş olması. Öyle ki İngilizcede “BC” before Christ - İsa’dan önce anlamında kullanılırken şimdilerde before-covid anlamında kullananlar da var.
Özel sektörün daralıp kamu sektörünün büyümesi bugünlerde öngörülen bir şey. Hava taşımacılığı ve turizm başta olmak üzere birçok sektörü vuran yeni koronavirüs devlet kontrolü altında bir ekonomik modeli çağırıyor. Fransa’da geçen hafta hükümete insanların hareketlerini kısıtlama yetkisinin yanı sıra fiyat kontrolü yetkisi verildi. Rusya’da tahıl ihracatı için geçici bir yasak konuldu. Devlet kontrolü demek kamu borçlanmasının artması demek. Allah’tan sağlık sektörüne yoğun yatırım yapmış bir Türkiye var. Başkaları düşünsün.
Koronavirüsün küçük elleri Rodin’in Kamboçyalı dansçıları gibi hareket ediyor. Tabi ki gelecekte tarih kitapları küçük bir virüsün dünyayı değiştirdiğini yazabilir. Ama bütün krizler bir gün sona erer! Büyük değer kaybeden varlıklar el değiştirmeye başladı bile. Krizden fayda sağlayacaklar var. Aklıma Venedik ve Barcelona’daki anti-turizm hareketleri geliyor. Turist istemiyoruz diye gösteri yapılan şehirlerde şimdi iki kişiyi yan yana görmek mümkün değil. İşe havacılık ve turizm sektörlerinde yabancılara satışı belki frenleyerek, el değiştirmeleri takip ederek başlayabiliriz.
Macaristan’da yaşanan bu değişim sadece Macaristan’da yaşanan bir değişim değil, mesele şu ki benzeri tedbirler her yerde var. Bu tedbirlerin bir nedeni devletlerin küresel kaotik durumdan ve dış kaynaklı taarruzlardan korunmak istemeleri. Türkiye gibi terör eylemleriyle mücadelede bu tedbirleri alanlar var. Güvenlik endişelerinin arttığı dünyada bu virüs hemen yüzeyin altında duran bazı şeyleri açığa çıkardı. İskoçya’da çıkan büyük fırtınanın Viking mezarlığını meydana çıkarması gibi. Mezarlık bulunmuşsa bir tetebbu başlayacak diye düşünebiliriz.
Bir fıkra var belki bilirsiniz, Karadeniz sahilinde bir mezarlığa iki kişilik eğitim uçağı düşmüş. Temel’in başında bulunduğu arama kurtarma ekibi enkazdan 43 ceset çıkarmış ve ölü sayısının artmasından endişe ediyorlarmış.
Bu krizi fırsat bilerek köklü değişim planlarını uygulamaya koyacak devletler olabilir. Belki bazıları için Çin’in bir ekonomik güç olarak yükselirken siyasi olarak da model alınmasından bahsedeceğiz. Çok uluslu şirketlerin yeni icatları da önemli olacak bu noktada.
Bazı coğrafyalarda Kovid-19 sonrasıyla örtüşecek şeyin Merkantilizmin ve Keynesçiliğin ötesine geçmesi mümkün. Temel, temeli daha çok kazabilir yani. Mezarlıkta altın arıyor da olabilir. Devlet kapitalizmine de varabilir. Hayati sektörlerde devletin hisse kontrol ettiği halka açık şirketler fikri virüs ekonomisine uyuyor. Tarım, sağlık gibi sektörler planlanmaya başlandı. Temel gelir ve servet vergisi tartışılmaya başlandı.
ABD’nin bu konulardaki yaklaşımı belirleyici olacaktır. ABD uzun zamandır Çin’i analiz ediyor. Tony Karon’un 9 yıl önce Time’da yazdığı makalesini hatırlıyorum. Batı demokrasileri tereddütle ilerlerken Çin ekonomisinin son otuz yılda yarım milyar insanı yoksulluktan kurtardığını ve büyük bir tüketici talebi yaratan dünyanın en büyük orta sınıfını oluşturduğunu söylüyordu.
Renklerinin siyah ve beyaz olmadığı bir çağda sakallarının ağarmasını gören Paul Goma'yı bir kez daha analım. Devlet başkanı Ceaușescu'ya hitap eden bir mektup yazıp Romen gizli polisinden korkmayan iki kişi, yalnız sen ve ben varız demişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder