Edebiyat Burada, 26 Şubat '20
Prag’a ilk gidişim 1999 yılındaydı. Şehirde yaptığım ilk iş bir kitabevinden Çekçe-İngilizce sözlük almaktı, onu hatırladım şimdi. Bir Çekçe-Türkçe sözlük yoktu o zamanlar.
Prag’a ilk gidişim 1999 yılındaydı. Şehirde yaptığım ilk iş bir kitabevinden Çekçe-İngilizce sözlük almaktı, onu hatırladım şimdi. Bir Çekçe-Türkçe sözlük yoktu o zamanlar.
Eskiden sözlük ve haritalar yabancı bir kenti tanımanın anahtarlarıydı. Ben hâlâ bu yöntemleri kullanmaya devam ediyorum.
O zamanlarda cep telefonlarının fotoğraf çekme özelliği yoktu. Hatta 1999'da cep telefonum da yoktu benim yahu. Plastik, kullan at Fuji marka bir makinem vardı. 36'lık film alıp onunla fotoğraflıyordum her şeyi.
|
Bugün yıllar sonra şu funikülere binip parklarla kaplı Petřín tepesine çıkmak niyetindeyim. Bu tepe en çok Vitezslav Nezval'in şiirlerinde geçer:
Nezval |
Bir grup asker arabaya biniyor
Petřín'in güzel kulesi altında
Org yürekleri parçalayan bir hava çalıyor
(Petřín şiiri - Turgay Fişekçi'nin çevirisi)
...akşam vaktiydi, kaledeydim
eve varınca ışıkları yakıp dışarı baktım
görünmeyen uçakların gürültüsü
Petřín tepesi üzerinde bir projektörün ateşi...
(Yarın savaş şiiri - Turgay Fişekçi'nin çevirisi)
olgunlaşan arpanın güneş yanığı parmaklarından Petřín
gözetleme kulesinin parmaklarından
mercan sabahların parmaklarından
(Öğle güneşinde Prag şiiri - Erdal Alova çevirisi)
Rüzgarla boğuşuyorsun çanlar susmuş kardan adam yapmış şehir
pamuk prenses gözleriyle kadınların dolanıp durduğu Petřín tepesinde
Prag’da felsefe, hukuk ve edebiyat öğrenimi gören Nezval, Birinci Dünya Savaşı sonrasında “proleter şiir” hareketine katıldı. Nazi işgali altında olduğu dönemde ülkesini terk etmedi ve bir süre tutuklu kaldı. İşgal bittikten sonra, Kültür Bakanlığı Sinema Sanatları Bölümü’nün başına getirildi. Şairliğinin yanı sıra besteci, çevirmen, fotoğrafçı, gazeteci, ressam, ve romancı olarak ürünler verdi.
Kundera |
Tomas'a Prag'tan ayrılmaları gerektiğini anlatmak istiyordu. Kargaları canlı canlı toprağa gömen çocukları, polis ajanlarını, şemsiyelerle silahlanmış genç kadınları bırakalım ardımızda...
...Petřín tepesine geri dönmek, tüfekli adamdan gözlerini bağlamasını ve kestane ağacının gövdesine yaslanmasına izin vermesini dilemek geldi içinden. Ölmek istiyordu.
"Romanlarımdaki kişiler kendime ilişkin gerçekleşmemiş olabilirliklerdir... Her biri benim ancak kenarında dolaştığım bir sınırı aşmıştır... Çünkü romanın sorguladığı sır o sınırın ötesinde başlar. Roman yazarın itirafları değildir; bir tuzak haline gelmiş dünyamızda yaşanan insan hayatının araştırılmasıdır".
İvan Klima "My Crazy Century"sinde Terezin toplama kampındaki sınıfında yazdığı bir kompozisyonda Petrin tepesindeki parktan hoşlandığı bir yer olarak bahseder. Klima 1931 doğumludur, Terezin toplama kampından sağ çıkmayı başaran Yahudi kökenli biridir.
"Sevda ve Süprüntü" adlı eserindeyse yazar ve sanatçılar bu kez Komünist rejimin baskıları nedeniyle başka ülkelere kaçarken Prag'ta kalmayı tercih eden bir yazarı anlatır. Bu kimse turuncu yeleğiyle çöpçü olmayı seçmiştir:
"Lomnickeho Sokağı'ndan başladık. Adının Zoulova olduğu anlaşılan venüsümüz süpürge sallıyor, kaptan kasketi giyen, zamanının çoğunu sessizce birşeyler çiğneyerek geçiren, arada bir de yere köpüklü bir balgam fırlatan adam da ikinci bir süpürgeyle ona yardım ediyordu"...
"Sevda ve Süprüntü" adlı eserindeyse yazar ve sanatçılar bu kez Komünist rejimin baskıları nedeniyle başka ülkelere kaçarken Prag'ta kalmayı tercih eden bir yazarı anlatır. Bu kimse turuncu yeleğiyle çöpçü olmayı seçmiştir:
"Lomnickeho Sokağı'ndan başladık. Adının Zoulova olduğu anlaşılan venüsümüz süpürge sallıyor, kaptan kasketi giyen, zamanının çoğunu sessizce birşeyler çiğneyerek geçiren, arada bir de yere köpüklü bir balgam fırlatan adam da ikinci bir süpürgeyle ona yardım ediyordu"...
Bu yazarlar sık rejim ve ideoloji değişiklikleri yaşayan Prag'ın farklı farklı dönemlerini, hallerini de yaşamışlar. Praglı sembolist, anarşist ve sonra komünist Stanislav Kostka Neumann (1875-1947) da buna bir örnektir.
Benim de Ada dergisi için bir şiirini çevirdiğim Neumann 1984 Nobel Edebiyat ödülü sahibi Jaroslav Seifert’in öğretmeni ve ustasıdır da.
Önce komünist sonra rejim muhalifi olan Seifert ilk kitabını ona ithaf etmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder