13 Mayıs 2015 Çarşamba

Öyle bir söz söyle ki dünyayı değiştir

2000’lerin başında Blaupunkt marka VHS videom sık sık bozuluyor ve sırayla Trabzon’daki bütün tamircileri dolaşıyorum. Ayasofya civarında ismini şimdi unuttuğum kilolu bir abimiz var. O tamir ediyor. En son İskenderpaşa camisinin bitişiğinde küçük bir dükkanı olan Şenol usta sayesinde TRT’nin yayınladığı Komiser Siska’nın bölümlerini kaydetmeye devam ediyorum. 

Şenol ustanın dükkanında sohbet ettiğim birisi bana şöyle söylüyor:

“Öyle bir söz söyle ki dünyayı değiştir”. 

Bu sözü o gün bir kenara yazdım. Geçen 15 yılda ben dünyayı değiştirecek bir şey söyleyemiyorum ama dünya değişmeye devam ediyor. Video bir kez daha bozulduğunda ise bir daha tamir ettirmiyorum. Geçen zaman içinde televizyonlar incelip duvara yapışıyor, eski model televizyon sehpalarının da hükmü kalmıyor. Bunlardan bir tanesi içindeki videonun yanısıra eski bir daktilo gibi bir sürü şeyle çalışma odamda durduğu için bir arkadaşım beni eski kafalı olmakla suçluyor. Hâlbuki bu mobilya ve eşyalar kişisel tarihimin bir parçası ve elden çıkarmak istemiyorum.

Kültür de böyle bir şey. Ev eşyaları gibi… Zaman içerisinde değersiz bulduklarımızı göndeririz, bir değer atfettiklerimiz ise kalır. Bu kalanlara farklı fonksiyonlar da yükleyebiliriz. 

Geçen hafta Dikmen pazarında yaşlı bir pazarcı üç yaşındaki kızım Fethiye Fulya'ya meyve ikram ediyor. Meyveyi alırken ellerinin nasırlı olduğunu fark ediyorum. Nasırın sertliği ile kalbin yumuşaklığından bir anlam çıkarıyorum. Bu adam bana bir çocukluk hatırasını, bana geçmişte yapılan bir ikramı hatırlatıyor. Belki de dünyayı değiştiren sözü başkası söylemiştir. Ama değişmeyen insanların var olması beni mutlu ediyor.

13.05.15

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder