7 Şubat 2020 Cuma

Tek kabahatleri Türkçe üzerine çalışmak

Dünya Bizim, 7 Şubat '20

1937 doğumlu Ukraynalı araştırmacı Valentyn Stetsyuk bundan on yıl önce Kürtlerin Karadeniz'in kuzeyindeki varlığıyla ilgili yazdıklarıyla Türkiye'de ismi geçmiş birisi. Osman Karatay tarafından Türkçeye çevrilip Karadeniz Araştırmaları dergisinde yayınlanmış "Kürtlerin Karadeniz'in Kuzeyindeki Anayurdu" adlı çalışmasında Ukrayna'daki 250'ye yakın yer adının Kürtçe olabileceğini ve bu yer adlarının daha çok Ukrayna'nın Hmelnitski (48 yer ismi), Vinnitsa (44 yer ismi) ve Ternopolski (38 yer ismi) illerinde bulunduğunu söylüyor.

Valentyn Stetsyuk
Valentyn Stetsyuk
Stetsyuk'un başka tezleri de var. 2003'te yayınladığı "Doğu Avrupa'da Tarih Öncesi Etnogenetik Süreçlerin Araştırılması" adlı çalışmada Hun, Avar, Bulgar ve Hazarların Slav tarihindeki etkisinin Rus tarih yazıcılığında ihmal edildiğini savunuyor.

Hunların 420'den 558'e kadar yaklaşık 130 yıl ve altı kuşak, Avarların 558'den 805'e kadar 250 yıl ve on kuşak boyunca Slavlara tesir edip onları şekillendirdiğini, bu dönemlerin ise Rus tarihçiliğinde kasten yer almadığını öne sürüyor. Doğu Slavlarının Hazar Kağanlığına bağımlı oldukları veya Bulgar Kağanlığının Slavlara hükmettiği dönemleri de aynı şekilde yorumlayan Stetsyuk ayrıca Balto-Slav dilinin sadece geç antik dönemde değil bundan önce de büyük ölçüde Türk dillerinin etkisinde kaldığını iddia ediyor.

Önce İskandinavya'ya kadar ulaşan İskit ve Sarmat efendilerin sonra da Hun derebeylerinin Slav kabilelerine hükmetmelerinden, onlardan vergi toplamalarından, mobilize ettikleri Slavları savaşa hazırlamalarından bahsediyor. Yine tarımla uğraşan Agaceri (Ağaç-eri) kabilelerinin -ki bunlar da adlarından anlaşılacağı üzere Türki kavimdir- Balto-Slav kabileleriyle Heredot öncesi dönemde komşu olduğunu öne sürüyor.

Stetsyuk Slav dillerinde tarım, bahçecilik, aletler, kıyafetler, sosyal hayat ve binicilikle ilgili terimlerin Türk kaynaklı olduğundan, Rus dilinin iki ayrı alt dile ayrılabildiğinden ve Kuzey Ruslarının temelde Fin-Ugor kökleri olduğundan, Güney Ruslarının ise yine temelde Türk kökenli olduğundan bahsediyor. Fin ve Türk dillerinin Rus dilinin önceki bir tabakasına etkisinden, yapılan akademik çalışmalarda Türk yerine Çuvaş teriminin kullanılarak gerçeğin üstünün örtüldüğünden söz açıp Kiev Ruslarının bir Suvar klanı olan Barınlarla karışmasından doğan "Berendeyler"in Kiev Ruslarına ait ilk yazılı eserleri verdiklerini öne sürüyor.

Stetsyuk, Slavlar göçlerle bugünkü Ukrayna topraklarına geldiğinde coğrafyanın bir kısmında İskitlerin devamı olan Bulgarların yaşadığını, aynı dönemde Kürtlerin de bu Bulgarların komşusu olduğunu anlatıyor.

Kırk yıldır etnoloji çalışmaları yapan ve bugün Lviv'de yaşayan 82 yaşındaki Valentyn Stetsyuk'la yazıştığımızda bize Türkiye'den kimseyle bağlantısının olmadığını söylüyor. Facebook hesabında Peçenek ve Macarlarla ilgili yaptığı çalışmayı paylaşmış ve bunu sadece bir kişi beğenmiş. 312 arkadaşı arasında Türkiye'den bir kişi bile yok.

Yuri Tambovtsev
Yuri Tambovtsev
Bir başka araştırmacı Novosibirsk Pedagoji Üniversitesi'nden Yuri Tambovtsev Bask dilindeki ünsüzlerin kullanım sıklıklarını araştırmış. Bask dilinin ses dizisini diğer dillerin ses dizisi ile karşılaştırıyor. 

Tambovtsev Baskça ile 40 dili karşılaştırmasının sonucunda Baskçanın yakınlığının esasen Türk dilleriyle olduğuna dair bir tez ortaya koymuş.

En yakın değerleri veren diller Kazakça (5.31), Tofalar (5.96), Tuvin (6.83), Altay-Çalkan (7.00), Şorca (7.04), Kırgız (7.09), Özbek (7.42), Hakas (7.70), Tatar-Kazan (7.73), Türkçe (7.84) çıkmış. 

Baskça "ama" ana, anne demek. "Nora" nere, nereye; "erlea" arı demek. Boğa anlamında kullanılan "zezen" de eski Türkçe'de süsene benziyor. Bu konuda öncü çalışmalar yapmış Hamit Zübeyr Koşay'ın çalışmalarında yer almayan birçok Baskça kelime olduğu muhakkak.

Georgeos Diaz-Montexano
Georgeos
Diaz-Montexano
Küba doğumlu araştırmacı Georgeos Díaz-Montexano eklemeli özellikteki antik İberya dilinin de bir Batı Altay-Türk dili olduğunu iddia ediyor. 

Baba tarafı İspanyol, anne tarafından Yunan olan Díaz-Montexano Kolomb öncesi dönemde Küba, Karayipler ve Antillerdeki yazıt ve metinler üzerindeki çalışmalarıyla 1992'de The Epigraphic Society'ye üye seçilmiş. Son zamanlarda da Türk dilleriyle ilgili çalışmalar yürütüyor.

Dile ait paradigmaların benzerliğinden bahsedip Eski Türk dilindeki "kıl" (kılmak, yapmak) Yakutçadaki "kin" ile Eski İberya dilindeki "kiar" ve "kien" arasında bağlantı olabileceğini söylüyor. Cordoba ile Castulo arasında yer alan antik Iliturgi şehrinin adının "Türk ili" adından gelmiş olabileceğinden bahsediyor.
Klaus H. Dieckmann
Klaus H. Dieckmann

Köln Üniversitesi'nden Klaus H. Dieckmann Almanların atalarının Türk kavimleriyle münasebetlerini masaya yatırıyor. "Die türkische Urverwandtschaft" adlı çalışmasında Almanca'nın Türkçe'yle bağlantılarını araştırıyor.

Et-mek yap-mak- make, machen / kızan - kuseng, cousin / arka - raka, rücken / orta - ort / söylemek - sög, sagen / diş - tooth, teeth / boyun- bogun, bogen / kel - kahl / dolamak - dolmen /burk, burkmak- bruch- break / bükmek- bücken, biegen / öküz, ochse / engel - enge, engpass /erişkin- erwachsen / bayır - bauer / börek - brot / han- haus / mağra- mauer / kapmak- kapern / halk, folk- volk / kafa- kopf / pençe- punch / ata- alt, alter / Türkçe bir kelime olan "Alp" dağları - Alpen / ordu- ordo (latince) / bilmek, bilgi- billigung, billigen / yer, yerde- die erde / var- wahr /berk - berg / söz- satz" kelimelerini karşılaştırıyor.

Bütün bu araştırmacılar başka bir dille ilgili çalışma yapmış olsalardı muhtemelen birtakım kuruluşlar, büyükelçilikler tarafından ziyaret edilir, sık sık konferanslara davet edilirlerdi. Tabi görecekleri ilgiden rahatsız olabilirlerdi. Türkoloji alanında araştırma yapmalarını biraz da buna yoruyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder