23 Ekim 2024 Çarşamba

Auden'dan çeviriler

Edebiyat Burada, 14 Ekim 2024

Bir akşam üstü yürüyüşe çıktım da - W. H. Auden (Çeviri Mustafa Kadir Atasoy)

Bir akşam üstü yürüyüşe çıktım da
Bristol sokağı boyunca baştan başa
kalabalıkla kaplı kaldırımlarında
hasat vakti buğday tarlasını andım

Efsunlu füsunlu ırmakların kıyısında
bu fakir, bir aşığın sesini duydu
paslı demiryolu köprüsünün altında
adam aşk sonsuzluktur diyordu

1 Eylül 2024 Pazar

Bohr'un hindisi

Kırmızılar, 1 Eylül 2024

Ben Akçaabatlıyım ve biz peynir eritmesiyle yapılan yemeğe kuymak deriz. 70 kilometre doğuda ise aynı yemeğe muhlama diyorlar. Hâlbuki yine Akçaabat'ta muhlama yumurtanın ıspanağa mıhlanarak yapıldığı yemeğin adı. 

Bir yemeğin, sebzenin, meyvenin veya hayvanın ismi neye göre belirleniyor? Mesela Tokat tavuğu mu, Beç yani Viyana tavuğu mu? Malta eriği mi, yeni dünya mı? Aslında bu süslü tavuk Afrika, meyve ise Çin kökenli. 

31 Ağustos 2024 Cumartesi

Karadeniz üçlemesi

                     Edebiyat Burada, 31 Ağustos 2024


Suların şarkısında

öğlede havanın kapandığı gün
cılız bir ot çatlağında gülümsemişti
akçaabat fırtınada yıkanmıştı dün
sahilde kof gemiler demirlemişti

tayfalar, tufalar hepsi sarhoştu
bense arıyordum aşkı ve kibri
gökte yıldız sağdım dün bütün gece
beyaz köpüklerden, serin sulardan
arşı kulaçladım bitinceye dek

11 Ağustos 2024 Pazar

Cimrman düşüncesi üzerine bir okuma

Kırmızılar, 11 Ağustos 2024

Bertrand Russell felsefeyi söylemeye değmeyecek basit bir şeyle başlamak ve kimsenin inanmayacağı paradoksal bir şeyle bitirmek olarak tarif eder. Saçmalıklardan korkmamanın gereğinden bahseder. Ama Cimrmancılık saçma değildir. Sadece gücünü gayri ciddilikten alıyor. Onu iki hususiyetiyle felsefeüstü olarak tanımlamak mümkün olabilir. Felsefeye karşı kurgusal olduğu ve hem de ona mizahla yaklaştığı için.

On the thought of Cimrman

Kırmızılar, 11 August 2024

Bertrand Russell describes philosophy as starting with something simple that is not worth saying and ending with something paradoxical that no one will believe. He talks about the need to not be afraid of nonsense. But Cimrmanism is not absurd. It just gets its power from its non-seriousness. It may be possible to define it as surphilosophical with two characteristics. Because it is fictional against philosophy and also because it approaches it with humor.

17 Temmuz 2024 Çarşamba

Doğu’da Dubaileşme ve Iraklaşmaya karşı yeni bir model üzerine

"Kültür ve Medeniyetimiz Üzerine Düşünceler" kitabından

Reconquista yani yeniden fetih hareketi İber yarımadasında 1492’ye kadar süren Müslüman hâkimiyetini sona erdirmişti. Katoliklerin hasımlarının geride bıraktıkları izlere karşı hoşgörülü davranması beklenilen bir şey değildi. Şarlken sarayın bazı bölümlerinin yerine kendi sarayını inşa ettirmiş olsa da duvarlarında Kuran-ı Kerim ayetlerinin nakış gibi işli olduğu El Hamra ayakta kaldı. Medeniyetler çatışmasının ötesinde işte bu kıyamın nedeni olan yüksek sanat var. Ve sanatın dışındaki konularda da durum böyle. Günü kurtarmaya çalışanların eserleri bir gün muhakkak yıkılırken yüksek bir ruhu yakalamaya çalışanlar baki kalıyor. 

9 Mayıs 2024 Perşembe

Uzmanlıklar üzerine

"Kültür ve Medeniyetimiz Üzerine Düşünceler" kitabından

Slussen durağında inip Götgatan caddesinden yukarı çıkıyorum. Hava sekiz derece, güneş bir görünüp bir kayboluyor. Bizim şarkılarımızı söyleyen bir İsveçliyle karşılaşıyoruz. “Bir Dünya Bırakın Biz Çocuklara” ve “Ilgaz Anadolu’nun Sen Yüce Bir Dağısın”ı söylüyor. Birkaç yıl önce İstanbul’da da görülen karabaş martılar buralarda fink atıyor. Stockholm Merkez Camii’ne uğradıktan sonra Katarina Kyrka tarafına yöneliyorum. Anna Lindh’in mezarı da buradaymış. İsveç’in sosyal demokrat başbakanı Olof Palme 28 Şubat 1986 gecesi eşi ve oğlu ile sinemaya gitmişti. Evine dönerken uğradığı suikast sonucu öldürüldü. Düşünebiliyor musunuz, bir başbakandı ve yanında herhangi bir koruma yoktu. Ne yazık ki 17 yıl sonra İsveç’in sosyal demokrat dışişleri bakanı Anna Lindh de Stockholm’ün merkezindeki Nordiska Kompaniet mağazasının bayanlar bölümünde alışveriş yaparken bıçaklanarak öldürüldü. İsveç gösterişi sevmeyen iki siyasetçisini karanlık güçlere kurban vermişti. Olof Palme öldürüldükten sonra Lindh’e koruma konusunda ısrar edilmeliydi. Tarihimizin üç büyük baskınında sahilde demirlemiş Osmanlı gemileri toplu bir şekilde imha edildi. 1770’te Çeşme’de, 1827’de Navarin’de, 1853’te Sinop’ta, özellikle ilk ikisinde donanmamız büyük ölçüde imha edildi. Çeşme’den ders alınsaydı Navarin Baskını ve Sinop Baskını olmazdı. 

30 Nisan 2024 Salı

Anlamın kayboluşu

Yeni Birlik, 30 Nisan 2024

Çoğu kitap ve kaynağa göre "Yalancının mumu yatsıya kadar yanar" sözü bir kişinin söylediği bir yalanın çok geçmeden ortaya çıkması anlamındadır. Bir abimizden dinlemiştik, başka bir anlamıyla yalancı bir kimsenin namazı beklediği görüntüsü vermek için mumunu yatsı vaktine kadar söndürmemesini ifade ediyormuş. Bir makalede rastladığım üçüncü hikâyeye göreyse medresede bir kimse erimiş mumlardan kendi imal ettiği mumu satın alınmış gibi gösterip parayı zimmetine geçiriyormuş. Ancak orijinal mum geç saatlere kadar dayanırken onun imal ettiği mum en fazla yatsıya kadar dayanıyormuş. Neticede hikâyeye dair baskın anlam diğer anlamları örtmüştür.

21 Nisan 2024 Pazar

Cebeci notları

Kırmızılar, 21 Nisan 2024

Bir cumartesi günü yeşil top meyveli maklora ağaçlarının altından Serdengeçti’nin mezarına yürüyorum. Gayet tenha bir Cebeci asri mezarlığında Cumhuriyet’in erken döneminin üç milli eğitim bakanı yan yana yatıyor. 35 yaşında ölen Mustafa Necati, 41 yaşında ölen Reşit Galip, 39 yaşında ölen Vasıf Çınar… Bu durumun mantığı şu… İlk Mustafa Necati defnedildiği için diğerleri de onun yanına konmuş.

Sahaflardan bulduğumuz 1938’e ait bir ilkokul diplomasının üzerinde “Kültür Bakanlığı” yazıyor. Bugün Kültür Bakanlığı’nın kendi internet sitesinde kuruluş tarihi 1971 olarak veriliyor. Hâlbuki 1935’te Maarif Vekaleti’nin adı Kültür Bakanlığı olarak değiştirilip 1940’ların başına kadar da adı Kültür Bakanlığı olarak kalmış.

10 Nisan 2024 Çarşamba

Gerçekliğin Özel Parçaları

"İnsana dair her şeyi masum görmek doğru değil. Belki bizim gerçekten bir masumiyet müzesi kurmamız lazım, masumiyetin anlamını korumak ve tanıtmak için. Müzelerin böyle bir fonksiyonu var ya, korumak ve tanıtmak... Masumiyet suçsuzluk, suçtan uzak olma, çocuklara has saflıkla ilgili. Onun ele almamız gereken bir anlamı daha var, bugünün dünyasında korumasız olmayı, suçlular tarafından suistimal edilmeye son derece açık olmayı ifade ediyor. Masumlukla kolay kandırılabilirlik arasında güçlü bir ilişki var."

Gerçekliğin Özel Parçaları - Mustafa Kadir Atasoy
Biyografi Net Yayıncılık
Türü: Felsefe, Karton kapak, 72 sayfa

9 Nisan 2024 Salı

Sahaf, mezat günlükleri: Osmanlıca Fenerbahçe rozetleri

Edebiyat Burada, 9 Nisan 2024

Sabah kahvaltısından sonra Brno şehir merkezinde tur atıyoruz. Bir koleksiyon dükkânına uğradık. Deutscher Schulverein’in pulu gözüme takılıyor. Daha sonra Ebay sitesinde bu okul birliğinin Belada damgalı rozetlerini görüyoruz. Fenerbahçe ambleminin 1910 yılında, kulübün 33 numaralı azası ve penaltı kralı olan Topuz Hikmet tarafından çizildiği bilinir. Topuz Hikmet bey bu amblemden esinlenmiş olabilir. Veya tasarımı önce Deutscher Schulverein'in, sonra Fenerbahçe'nin rozetlerini imal eden Viyana'daki rozetçi Adolf Belada yapmış olabilir. 

Sahaf, mezat günlükleri: Ormancılık kültürü ve Yeşil Gece kutlamalarına dair

Edebiyat Burada, 9 Nisan 2024

Sahaf ve mezatlardan bulduğumuz Ormancılık kültürümüze dair bazı belge, obje ve yazılar şunlardır.

31 Mart 2024 Pazar

Bilgiyi iyi yönetmeye ihtiyacımız var

Kırmızılar, 31 Mart 2024

Prag’ta güzel bir astronomik saat var. Saat başı Japon turistler önünde toplanır, ahşap havarilerin geçidini izler. Söylenceye göre saat ustası başka yerde bir benzerini yapmasın diye kör edilmiş. Çok uzak olmayan bir başka yerde Çin’dekiler kadar iyi porselen üretmeyi başaran usta uzun yıllar boyunca sarayın mahzenine hapsedilmiş, sırrı başkasına söylemesin diye… Mahzende porselen üretirmiş. Şimdi mahzenin tabanındaki porselen kırıklarını araştırıyorlar. Efendim, Yahudiler hekimlik bilgisini iyi yönetmişlerdir. Yükselme Dönemi padişahlarının hepsinin yanındadırlar. Fatih’inki Hekim Yakub, II. Bayezid ve Yavuz’unki Jozef Hamon, Kanuni’ninki oğul Moşe Hamon, II. Selim’inki torun Jozef Hamon’dur. Kendilerinden memnun kalınmış ki bu böyle devam etmiş. Bilgileri var, bir disiplinleri var. Bilgi yönetilen bir şeydir, böyle bir boyutu var. Bilgiyi idare etmek, onu edinmek kadar önemli bir iş... Hemen her şeyi bilgi olarak tanımlayabiliriz ve bir ilave daha yapalım, bilginin yayılmadığı yerde palavra hüküm sürebiliyor. Avrupa Parlamentosu üyesi Pavel Svoboda 15 Temmuz’dan sonra twitliyor. "Otoriter İslamcı rejimi mi istiyoruz yoksa laikliği savunan askeri rejimi mi?" Ne kadar saçma değil mi? Ama gerçekten olan biteni bilmiyorlar. Berlin'de sohbet ettiğim bir Polonyalı Antalya’ya sık sık tatile geldiğini söylüyor. Sonra “Türkiye’de kadınların çalışmasına izin verilmiyormuş bu yüzden kalkışma olmuş” diyor. Tatile gelen birisi söylüyor bunu. Avrupa'da böyle birçok palavra var tedavülde olan.

28 Ocak 2024 Pazar

Masumiyetin müzesi üzerine

Kırmızılar, 28 Ocak 2024

1998 yazında Bayburt'ta bir hafta kadar kalmıştık, Dünya Kupası finalini orada izlemiştim. Fransa'nın Brezilya'yı 3-0 yendiği maçta Zidane iki kafa golü atmıştı, galiba ikisi de kornerdendi. Fidanlık müdürlüğü misafirhanesinde kalıyorduk, bahçede yürüyüşe çıkmıştım. Orada üç çocuk çakıl taşlarıyla oynuyordu. Ne yapıyorsunuz diye sorduğumda mezarlık oyunu oynuyoruz abi demişlerdi. Büyük çakıl taşlarından mezar taşları yapmışlar, yollar yapmışlar... Bugün aklıma geldi. Hangi çocuk böyle bir oyun oynar? Acaba bir yakınlarını mı kaybetmişlerdi? Onlara ölümle ilgili, mezarlıkla ilgili bir şey mi anlatılmıştı? Büyük bir ihtimalle...