9 Nisan 2024 Salı

Sahaf, mezat günlükleri: Ormancılık kültürü ve Yeşil Gece kutlamalarına dair

Edebiyat Burada, 9 Nisan '24

Sahaf ve mezatlardan bulduğumuz Ormancılık kültürümüze dair bazı belge, obje ve yazılar şunlardır.

1) İstanbul Devlet Orman İşletmesi Müdürü'nün Prof. Fehim Fırat'a hitaben yazdığı mektup (Janus Mezat'tan temin edildi)


Muhterem hemşehrimiz Prf. Fehim Fırat

Bize güzel İstanbulumuzu kazandıran büyük Fatih adına sizinle müştereken Fatih Ormanının 5 Nisan 1956 günü yapılan merasiminde bulunmuş ve 1 adet Pinus Caribaea fidanını dikmek suretiyle bu ormanın kurucuları arasına katılmış buluyordunuz. Dikimden itibaren 1 sene geçmiş bulunuyor. Fidanımız halen 4 yaşında olup artık genç bir ağaç sayılabilir. 201 olan numarası madeni bir plaka ile üzerinde asılıdır. Bakımına çok itina ediyoruz. Son 1 senede 10 sm. büyüdü. Siz orman dostu hemşehrimizi gelişmesinden zaman zaman haberdar edeceğiz. Arzu ettiğiniz takdirde bu ağaçlamayı her zaman ziyaret ederek fidanınızı görebilirsiniz. Fatih Ormanının bir kurucusu ve bir orman dostu olarak bizlerle daima bizzat veya aşağıdaki telefon ile konuşarak arzu ettiğiniz hususları sorabilirsiniz. Sizi bir ormansever olarak hürmetle selamlarım.

İstanbul Devlet Orman İşletmesi Müdürü, Orman Y. Mühendisi, Zeki Sertmehmetoğlu


2) Muhtemelen Yeşil Gece kutlamalarının ilki, 1934 tarihli  
Yüksek Orman Mektebi Talebe Cemiyeti davetiyesi (Moda Müzayede)

Efendim,

Yüksek Orman Mektebi Talebe Cemiyeti 15-3-934 Perşembe günü akşamı saat 21.30'dan 6'ya kadar Park Oteli salonunda tertip ettiği eğlentide sizinde hazır bulunmanızı saygı ile bekler.


Yeşil Gece kutlamaları devam ettirmelidir. Bu fakültenin ve ormancılık camiasının bir geleneği haline gelmiştir. 15 Mart 1934 tarihli yukarıdaki davetiyede Yüksek Orman Mektebi'nin meçhul amblemi de bulunmaktadır. Aşağıda: Aynı yıl (1934) haziran ayında fakülte haline getirildikten sonra kullanılan arkası numaralı rozet bulunmaktadır (bir yıl önce para teklifini kabul etmeyen koleksiyoncu Baran beyden sekiz değerli rozet karşılığında temin edildi). 



3) Orman Fakültesi Talebe Cemiyeti 1948, 1949, 1950 ve 1951-52 Yeşil Gece dergileri

1949 dergisinde Yeşil Gece kutlamalarının 15 yıl önce başladığı belirtilmiştir. Bu durumda yukarıdaki davetiye ilk Yeşil Gece'ye ait oluyor. Yeşil Gece kutlamaları daha sonra Orman Genel Müdürlüğü'nün 21 Mart haftasında çeşitli vilayetlerde kutladığı bir hale dönüşmüştür. Bulduğumuz Yeşil Gece dergilerinin kapaklarını ve bazı yazıları alıntıladık:

Fakültenin ulaşım sorununu ele alan kapağıyla 1950 Yeşil Gece dergisi (Güven Sahaf), kapak: Yüksel Uysal

Dans eden palamutlar kapağıyla 1951-1952 Yeşil Gece dergisi (Gürkan Plak Evi'nden temin edildi), kapak Namık Baydar

Yeşil Gece Başlarken (1948 dergisi giriş yazısı)

Konak 27.3.948 Cumartesi
saat:21

Şu an içinde bulunduğumuz bu samimi havayı yaratmakta olanların aynı mesleğe mensup enerji, aşk ve ideal dolu yolcular olduğunu görmek ve aciz varlığımızın da bu asil kitlenin bir mensubu olmağa çalıştığını düşünmek saadeti içindeyiz.

Bu öyle bir gece ki bütün hislerin taştığı bütün gönüllerin yeşile aktığı bir mesleğin bayramı. Bu bayram yarına azim ve irade ile hazırlanmak lüzumuna inanmış olanların, bu mukaddes vatanın yemyeşil olmasını arzulayanların bayramı.

Yeşil Türkiye idealinin gerçekleşmesi için bu vatana hizmet etmek, hayatlarının sonunu bu hizmetin gönül ferahlığı ile doldurmak için çalışan bu asil kitleyi, mensup oldukları fazilet, fedakarlık ve feragat kitlesinin mümessili telakki ederek saygı ile selamlıyoruz.

Şimdi yurdumuzun en sessiz yerlerine kadar dört bucağında zevkle çalışan, memleket davalarını hayatlarının gayesi yapan meslekdaşlarımıza bizden saygı ve selamlar.

Yarına bu cennet vatan için büyük ümitlerle hazırlanmakta olan biz ormancı gençler yeşilin cazibesine kapılmış ona aşık olmuş bir gönülle yarın için hazırlanıyoruz. İdealimiz İleri ve Yeşil Türkiye... Yolumuz ona varan yol... Bu yolun genç yolcuları olarak yarın aziz vatanımızın zümrüt köşelerine gittiğimiz zaman emellerimizin mükafatına erecek ve bunu yeşile hasret bir ruhun, yeşiller arasına dalmasında bol bol bulacağız. Yıllarca sonrası için ise bugünden tesellimiz yurda faydalı bir meslek hayatı geçirdiğimize inanabilmek olacaktır.

Bugün neşe dolu olmamıza rağmen ve bu günleri onlarda kalan talebelik hatıralarımızı hatırlayarak anacağımızı bildiğimiz halde Ormancılık aleminin faal elemanları arasına katılacağımız günleri sabırsızlıkla bekliyoruz.

Bir gün gelecek biz de bugün saygı ile selamladığımız  Türk Ormancıları arasına talebelik hayatından sıyrılıp katılacak, emellerine kavuşan insanların gönül ferahlığını duyacağız. Önümüzdeki yeşil ufuklardan sonra yeşil diyarlar bulcak, oralarda saadeti yeşillerde bulan insanlar olarak yeşille dolacak bir hayata kavuşacağız.

Fakültenin ulaşım sorununu ele alan kapağıyla 1950 Yeşil Gece dergisi (Güven Sahaf), kapak: Yüksel Uysal

Aşiyanım - Fuat Hanyalıoğlu (1948 dergisi)

Gurupta duyduğum garip his gibi,
Ruhumu besleyen herşeysin orman...
Uzanır gidersin sonsuz sis gibi
Sen kalbimin, kalbim senindir orman,

Sen benim yurdumda aşiyanım kal,
Her şeyinle bana müziğini çal.
Her yerin ahenktar, her yerin masal;
Sen kalbimin, kalbim senindir orman...

Sevdalı bülbüller bahtiyar oldu,
Geçen aşıklara bir diyar oldu,
Kurumuş dalların bana yar oldu,
Sen kalbimin, kalbim senindir orman...


Bizim Radyodan (1949 dergisinden Orman Fakültesi'nin koşullarını aktaran bir yazı)

Alo Alo!.. Bahçeköyde mükim fakültesi Ultramodern radyo istasyonu. Kandıralı spiker bu akşamki programı veriyor: 

18,30 Bahçeköyden kısa haberler, 19 geçmişte bugün. 19,30 gelecekte bugün, 20 de yemek saati, 21,30 da Yeşilgece dans orkestırası, ve bundan sonra Radyo televizyonla Taksim Belediye gazinosu salonlarından naklen dans, eğlenti, oyunlar şarkılar,  Akile Artundan alaturka ve alafranga hususi bir proğram ve daha neler neler...

Şimdi kısa haberlerimizi veriyoruz:

Sayın dinleyiciler, Fakülte hala Bahçeköyde  ve Bahçeköy hala bildiğiniz yerde. Köy biraz daha eskidi ...
Köylüler hala Bulgarca konuşmakta berdevam. Bentlerin suyu kesilmedi. Büyükdere Bentler asfalt yolu eskiye irca olunmaktadır.  

Evvelce her dersin yoklamaya ayrılan ilk 10 dakikasını hocalar şimdi ders vermekle dolduruyorlar, bu gidişle ders programları mutadından üç ay evvel tamamlanacaktır.

Kalorifer ve fosseptik tesisatının bulunmayışı yüzünden senelerdir açılamayan yeni pansiyon binasının hasreti talebeyi okadar üzmüştür ki badema yapılacak binaların ilk önce kalorifer tesisatının ikmal edilmesi için teşebbüste bulunulmasına karar vermişlerdir.

Piyasanın büyük talebi gözönünde tutularak Orman Fakültesinde bu senebaşından beri 109 mühendis hazırlanmaktadır. Fakat bu büyük arz karşısında piyasada değer düşüklüğüne sebebiyet vermemek için bu miktarın birkaç taksitte tamamlanması imkanları düşünülmektedir. Profesörler kurulunca bu mühim meseleye bir çare bulunması kuvvetle muhtemeldir.

Sene ortasında parasız yatılı olanlara elbise ve ayakkabı ambardaki mevcutlardan verilmek suretiyle ölçü terzi, prova külfetleri kaldırılmıştır.

Son zamanlarda Yeşilgece hazırlıkları meyanında Bahçeköyde bir borsa açılmış ve eski elbise, ayakkabı, çorap, kravat, gömlek gibi mevaddı kumaşiye ve köseliye üzerinde satışlar yapılmıştır. Bu suretle bir çok talebe Yeşilgece bileti satın alabilme kabiliyeti iktisap eylemişlerdir.

Karşımızdaki fidanlığa son sistem bir sera inşa edildi, Bütün konforu tamam olan bu seranın ısıtma tertibatı yoktur. Şimdilik sadece yazın kullanılacak ve burada soğuk istiyen nebatlar yetiştirilecektir.

Uzun zamandan beri yoklama yapmamış olmaktan müstarip asistan ağabeyimiz Rahmi Toker birkaç gün mukaddem mobilya fabrikasına vaki ziyaretimizde mükellef bir yoklama yapabilme bulmuş ve bu suretle mumaileyhin yüzü gülmüştür.

Geçmişte Bugün

Bilmem ne kadar sene evvel Fakültenin Büyükdereye ineceği şayi olmuştur. Ogün bu gündür her yeni talebe bu rivayeti duyar bir takım faraziyat, nazariyat ve hayaliyat ile iştigal eyleyerek vakit geçirir dururlar. 

Üç sene evvel bu zamanlar yeni pansiyon binasının inşaatı bitmiş ve bugüne kadar süren boş bekleme devresi başlamıştır.

Gelecekte Bugün

Bir sürü sene sonra bile bu günküne nazaran pek farklı bir durum tahmin edilmemekle beraber herhalde birkaç sene sonra banyolar meselesi yeni baştan ele alınacak, kazan, kömür, su ve bu işten anlıyan birisi temin edilerek talebeye banyoda sıcak suyun da bulunabileceği ispat olunacaktır.

Bu sene teknik bir arızadan dolayı yatılılık hakkını kaybedenler seneye bunu tekrar elde ettikleri takdirde, anbarda mevcudu kalmadığı için kendilerine elbise ile ayakkabı verilmeyecektir. Bir hayli sene sonra Fakülte binaları eskiyecek, aşağılarda yenisi aranıp bulunacağından eskisinin hükmü kalmayacaktır . O günün tahlilleri , bu günkü cefakarlarının ruhlarını taziz için her Yeşilgecede 15 dakika ihtiram sukutunu itiyat eyliyeceklerdir.



Sevgili Silvestrisim (Selman Uslu'nun 1949 dergisindeki yazısı)

Geleceksin diye dün yıldızın cenuba bakan ekposizisyonda Cupresusler gibi dikilip Tremula'lar gibi titreyerek saatlerce bekledim. Senin yaşlı gözlerini, ismin gibi sarı saçlarını Picea gibi boyunu bir lahzacık görebilmek için tabii yayılış sahamı terketmekle kendimi ne büyük tehlikelere atıyorum biliyor musun? Beni niçin böyle ekstrem şartlar içinde bırakıyorsun? Sana rozam dedim, bana Hedera helix dedin.

Sen Duğlasi gibi müşkilpesent davrandıkça ben Populus Canedennis kadar yumuşaklaştım; ruhunu anlayamadım. Silvestrisim biraz sert konuştum, saraup soldun Pinus Exselsa'lara döndün, Queerqus değilim ki sana saçımı süpürge yapayım. Bana inan itimat et Silvestrisim. Beni Chamesparis gibi yalancı sevgili mi sanıyorsun? Ben de canlıyım benim de hissim var. Dün sokakta hararet nakıs 5'ten aşağı düşünce Ocaliptuslar gibi nasıl kriz geçirdiğimi tahayyül edemezsin. Artık bana inan sevgilim sana başlangıçta alışamamıştım. Fakat bana klimatik bakımdan öyle bir ortam hazırladın ki sana Robinyalar gibi bağlandım. Beni ağlatmakla eline ne geçiyor? Silvestrisim ağlamaktan Pinus Nigra kadar siyah kirpiklerim döküldü, gözlerimin için Pinus brutia'lara döndü. Hele saçlarımın vaziyeti tamamen Taxooium disdicum'a benzeri.

Bana daha yüz çevirmekte devam edecekmisin? Sevgili Silvestrisim Secoya kadar sağlam iradenle hareket ederek beni içinde bulunduğum şu ekstrem şartlardan kurtar.

Senin Nigran, Selman Uslu


Fakültemizde çam altı sohbeti (1948 dergisi)

- Yeşil geceye gidecek misin?
- Niyetim var. Şimdilik bir yerden yeni bir gömlek bulabildik. Siyah bir elbise, biraz para bir de dam bulursam inşallah gideceğim. 




Ormanda Akşam - Hakkı Yavuz (1948 dergisi)

Her tarafta sükut var sular dahi karardı
Ufuk masmavi iken hazan gibi sarardı
Uzayan gölgelerde kayboldu bir sır gibi
Şu siyah hayaletler yemyeşil ağaçlardı

Geçiyordum içinden yalnızca bir ormanın
Konserini dinledim en hazin bir kemanın
Uzaklardan yükseldi bülbülün son nağmesi
Aşkını böyle tattı Mecnun bile Leylanın

Burada keman çamlıktı, rüzgar yayıydı onun
Ninnisiydi insana en tatlı bir uykunun
Akması istenmiyor bu an zamanın artık
Sonu gelmesin tatlı akşam sarhoşluğunun


Yine ulaşımla ilgili...


Fakültenin ulaşım sorununu ele alan bir başka karikatür (1951-52 dergisi)

İmtihan zamanlarının yaklaşması dolayısıyle ineklerimiz çoğalmıştır. 
PASTÖRİZE SÜT Bahçeköy Çiftliği (1951-52 Dergisi)


Köyde Bahar - Mesut Defne (1950 dergisi)

Yeşil perçemli bahar köyde gülümsüyor: 

Ogün sürmeli gözlü kuzulardaki sıçrayışın ifadesini penbe çiçek açmış erik ağaçlarındaki kuşlar yaptılar. Ogün kırlardaki renk ve koku ahenginin bestesini yeşil çimenlere bağdaş kurmuş olan çoban üfledi. Deredeki sular bile sevince düşmüş olduğunu taşlardan sıçrama yarlarda atlama çevikliği ile gösterdiler. Köy çocuklarının kahkahaları birbirine karışarak köyün havası içinde içilecek bir akıcılık, emilecek bir tatlılık kazanıyor. Yeşil perçemli bir bahar köyde geziyor.

Gece çardaklardan ayı, harmanlardan yıldızları, pınar başlarında akislerle yanıp sönen suları seyrederdik. Açık pencerelerden uzanan rüzgar perdeleri oynar, gaz lambalarını üflerdi. Halbuki daha dün ocak başlarında  isli çıralara esir insanlar gibi uyuklar dururduk. Güneş sabahları horozların hevesli sesleri ile doğar, akşamları kuzu meleyişleriyle sırtı aşardı. Göklerde kah parlak pamuk yığınları uçuşurlardı. Aydınlık hafif serin ve içilecek kadar hoş okşanacak kadar latif bir hava... Köyde yeşil perçemli bir bahar geziyor. 

Çocuklar akşamları belledikleri mektep marşlarını sevinç ile söyliye söyliye ormandan köye dönerlerdi. Ellerinde mavi peyğamber çiçeklerinden örülmüş çelenkler, kırmızı geline, ki sarı çiğdem ve papatyalardan yapılmış demetler bulunurdu. Ördekler ıslak kuyruk ve kanatlarını sallıya sallıya köye dönerlerdi. Köy anbarlarının duvar diplerinde işten gelen delikanlılar saz çalarak güngörmüşleri eğlendirirlerdi. Hep bunlar köyde yeşil perçemli bahar gezdiği zaman olurdu ve ben sevincimden kabıma sığmaz, neşemden yerime oturamazdım. Ben de herkes gibi köyün yeşil ormanlarından koku içmeğe, sevinç emmeğe giderdim.

Bugün yine köyün baharın unutmuş değilim. Her an hafızamda iki kelime çırpınır durur ve beni hayalleriyle okşar: "Köyde bahar" 

ORMANA - Mesut Defne (1950 dergisi)

Yol yollanmaz benden yana 
Gider ormana ormana 
Gül çevrilmez yardan yana 
Gider ormana, ormana

Çilekler dolar zembile
Burcu ahudutlar bile
Böğürtlenler hey hey ile
Gider ormana, ormana

Oya gibi ak mineler
Mis kokulu reçineler
Papatyayla neler neler
Gider ormana, ormana

Meralın can bakışları
Suyun köpük nakışları
Dört mevsimin şen kuşları
Gider ormana, ormana

Gönül kalmaz hiç yarada
Her şey buluşur burada
(Defne) dururmu arada
Gider ormana, ormana

Z. Mesud Defne


1950 dergisinden karikatürler

1950 dergisinden karikatürler


4) 1971 basımı Isparta Orman Bölge Müdürlüğü, Orman Haftası Şiir ve Kompozisyon Yarışması kitabı (İltem Antik Sahaf)

Kitaptan öğrendiğimiz kadarıyla birincilik kazanan şiir ve bir kompozisyon şunlardır:



Birincilik kazanan şiir, Hüseyin Yılık 5/A no: 635
İmam Hatip Okulu, ISPARTA

İhanet baltası yurdu yıkarken
Menfaat ateşi onu yakarken
Hepimiz karşısında ona bakarken
Bu hazin levhaya isyan nerede?

Bir vatan haini ormanı yakmış
Yüce dağlar solmuş hep seli akmış
Köyleri bağları viran bırakmış
Bu dersten bir ibret alan nerede?

Kaçakçı baltayı dağda bilerken
Ormanlar yolunmuş kuşa dönerken
Köyü seller aldığında bıyık bükerken
İçinden bir acı duyan nerede?

Ağacı soymadan akşamı eden
Ağaca kıymadan davarı güden
Yaktığı ateşi söndürüp giden
Yüreği insaflı çoban nerede?

Ormanı vatandan bir parça sayan
Ağacı bir evlat yerine koyan
Sonra ona gönülden muhabbet duyan
Hakiki ormanını seven nerede?




Barışta, Savaşta, Huzur ve Saadet Kaynağı Ormanlardır 

(Birincilik kazanan kompozisyon 
Musa Günel 4-A 473 Gönen İ.k. Öğretmen Okulu)

Bir yeşil cennet örtüsü ki insanları kendine çeken, dertlerini unutturan, ruhunu dinlendiren, sağlık ve neşe kaynağı olan ormanları canımdan çok severim. Benim herşeyim, suyum, havam, ekmeğim! Onsuz olur mu hayat! O olmasaydı yüzleri soluk topraklar ve sırtı yarık kayalarla kaplı olurdu yer yüzü. Her taraf çölleşir ve çoraklaşırdı. Onsuz hayat olmazdı bir kere!

Dedemin elindeki bastonundan tutta denizde yüzen gemilerin teknelerine kadar herşey onunla dolu. Varlığımız onunla mümkün. O olmasaydı hiçbir şey yapılamazdı. Yengemin çocuğunu uyuttuğu beşik bile ondan. Yeryüzünde köyler ve şehirler onun bol olduğu yerlere kurulmuş.

Gölgesinde ayran içen Elif'le, kavalını çalan çoban bile onun zevkini, kokusunu ve tadını ruhlarına sindirmişler. 

Benim kaşım ve kirpiklerim gözümü nasıl rüzgardan, soğuktan ve terden koruyorsa ormanlar da güzel yurdumun bağını bahçesini, bire bin veren tarlalarını selden ve afetten korur. Kaşı kirpiği yolunan veya olmayan nasıl çirkin ve hoş görünüşe sahip değilse ormansız bir memlekette o nispettedir. Yani duvaksız gelin gibidir.

İnsanları duygulandıran, şair ve ressamlara konu olan ormanlar en büyük nimetlerimizdir. İstanbul, Viyana, Paris, Berlin, Floransa v.b. gibi büyük sanat merkezlerinden dünyaca tanınmış ünlü sanatçıların çıkmasına yanı başlarındaki ormanların büyük rolü olmuştur.

Bethoven, Mozart, Strauss gibi dünyanın büyük müzik dehaları bile eserlerini çoğunu Viyana ormanlarında bestelemişler. Demek ki orman sevgisi vatan ve anne sevgisi kadar yüksek tabiatın insanlara verdiği en büyük nimettir. Bu nimete saygılı olup Allah'ın bize verdiği ormanları korumalıyız.



Bu vesile ile orman teşkilatının kıymetli mensupları Temel Oğuzhanoğlu ve Çetin Albayrak'ı yad eder, geçtiğimiz günlerde vefat eden ve Bozüyük ilçe mezarlığına defnedilen Hasan Tırpan'a rahmet dilerim.

1 yorum:

  1. Adsız22/4/24

    Sevgili Kadir Atasoy Bu çalışmanız için sizi tebrik ediyorum çok başarılı bir çalışma olmuş, ellerinize sağlık , sevgili Erol ağabeyim çok memnun olacak (haberi olursa), bu tür yazılarınızı devamını temenni ediyorum, Selamlar

    YanıtlaSil